fem

Ders Çalışma Programı Hakkında

Çok çalışarak başarılı olmaya yakalayacağınızı düşünebilirsiniz, bu yeterli değildir. Öncelikle planlı, programlı ve belli bir sistematik çerçevesinde çalışmalısınız.

Bu anlamda uygulanması mümkün, sizinde inandığınız, kontrolü kolay ve hayatın tamamını kapsayan bir plan yapılmalıdır. Bu plan sosyal hayatta sizinle birlikteliği olan tüm bireyleri de içermelidir. Onlara rağmen plan yapmak delinmesi ve uygulanamaması sonucunu doğurur.

Bu planın içinde aile olmalı, arkadaş çevresi olmalı ve eğitim öğretimde merkez rolünde olmalı. Eğer merkezdeki sapmalar planlanamaz ise sonuçlar tahmin edilemez veya bir plandan bahsedilemez. Sürekli uyulamayan planlara yapan bir birey haline gelirsiniz. Planlı bir öğrenci planlı yaşayan bir ailede daha çok mümkündür.

Plan ve program sadece kafada kalmamalı, yazılı bir yerde kayıt altına alınmalıdır. Günlük yapılacak tüm faaliyetleri kapsıyor olmalıdır. Zaman ayar yerine olay veya iş ayarlı olmalıdır öncelikler. Ardında işler düzenli hale geldikçe zaman yönetimde ustalaşma denenmelidir. Bu sadece ders için değil hayatın tamamı için bir düzen halinin oluşması demektir. Buda başarılı limanlara yelken açtınız demektir. Yolunuza açık olsun…

Plan ve programda uygulamada başarı ödüllendirilmeli, başarısız olma durumlarında küçük mükâfattan mahrum bırakan cezalar uygulanmalıdır. Bunu bir başkasının yapması beklenmemeli bir otokontrol sağlanmalıdır.

Sizler burada zamanın değerli olduğunu esas almalısınız. Bu sizin daha önceden de dile getirdiğim gibi, hayatın tamamına yansıyan bir planlı, programlı yaşama durumu oluşturacaktır. Burada teknolojiden yararlanmayı da ihmal etmemelidir. Randevu ve program bölümleri kullanılabilinir.

Sınavlara hazırlık planlamamız içerisinde koymuş olduğumuz hedefi yakalamak için planlı, programlı ve verimli çalışmaya ihtiyacınız olduğunuz hatırlatmaya tekrar gerek olduğunu düşünüyorum.

Bu hazırlanmış olunan plan sizlerin çabukça ulaşacakları yerde olmasını lütfen önemseyiniz. Planlarınızda yapacağınız değişiklikleri telafi etmek için mutlaka gayret gösteriniz. Eğer plandaki sapmaları önemsemez iseniz planın sizin için bir değeri yok veya anlamsızlaşmış demektir. Lütfen buraya dikkat bu plan varlığını yitirmiş demektir. Acil yeni ve gerçekçi bir plan bir eğitim danışmanı tarafından (sizi tanıyan) yapılmalıdır.

fem

Ders Çalışma Araları Nasıl Olmalıdır?

Sınavlara hazırlanan öğrenciler, ders çalışmalar programlarında uygun aralıklarla ara vermenin ders çalışma verimini olumlu yönde etkileyeceklerini unutmamalıdırlar. Başarılı olma veya konuları iyi öğrenmeleri için kendi yorulma eşiklerine göre aralar vermelidirler.

Verilecek aralarda yoğun fiziksel faaliyet yapılmamalı, zihni ve bedeni dinlendirmek amaç olmalıdır. Daha sonra derse döndüğünde dinlenmiş olduğunun ve anlama seviyesinin arttığını hissediyorsanız iyi dinlenmişsiniz demektir.

Aktif dinlenme; bir dinlenme çeşididir. Ders çalışma etkinliklerinde farklı bir teknikle, ders türleri değiştirerek uzun süre beyini aktif olarak kullanır ve uzun sürecek olan sınavlara daha hazırlıklı olmuş olursunuz. Genelde bir öğrencinin farklı yaş guruplarına göre olsa da bir dikkat zamanı vardır. Ders dinlemeye başladığında en yüksek 30 dakikadan sonrada düşüşe geçer. Bunu ortadan kaldırmak veya daha aza çekmek için aralarda aktif dinlenme yani farklı bir ders çalışma yolunu tercih etmelisiniz. Yani aktif dinlenmede bir çalışma stratejisidir. Çalışma zamanını uzatmayı hedefler. Matematikle fen çalışma arasına sosyal bilimlerden bir alanı ekleme gibi veya geometri ile biyoloji arasına Türkçe dersini eklemek gibidir.

Burada beynin farklı yarılarını çalıştırarak bir yanı dinlendirmek esastır. Bu bir aralı çalışma tekniğidir. Ara vermek uyuyarak dinlenmek şeklinde olabileceği gibi sakin bir yere geçip gazete okumak, hikâye okumak veya manzara izlemek şeklinde olabilir. Buna dışarıya çıkıp bir hava almayı da ekleyebiliriz. Bu aralar biyoritminizi düzenler ve tekdüzelikten kurtarır.

Sınavlara hazırlanan öğrenciler bu ara verme tekniklerini kullanmaz kendileriniz zorlamak isterlerse yorulur ve verimi düşürürler. Yavaş yavaş bunalır, sıkılır ve öğrenme yetisinin etkinliğiniz azaltırlar.

Dinlenme aralıklarında zihnimizi daha fazla yoracak etkinlikler geriye çalışmaya döndüğümüzde sizi olumsuz yönde etkiliyorsa bu dinlenme anlamsızlaşmış olur. Oturup bir film izlemişseniz bir diziyi ara diye takip etmişseniz bu geriye dönüşü zorlaştırmış demektir. Beyin yorulmuş ve karma karışık verilerle dolmuş demektir. Yukarıda da söylediğim gibi değişik faaliyetlerle süreç sağlıklı hale getirilmelidir.

Balkonda çıkıp bir hava alma, yemeğin salatasını yapma, güzel bir el-yüz-ayak yıkama, bir dinlenme etkinliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Tabii ki günlük verimli çalışmak için günlük uykunuzu yeteri kadar almış olmalısınız.

Değişik zamanlar da öyle bir tempo yakalamış olursunuz ki hani hiç ara vermek istemezsiniz, verimli süreç devam etmektedir. Bu işten çok zevk almışsınız, hızlı bir şekilde devam etmektesiniz, tabii ki o zaman hemen ara vermenize gerek yok. Ne zaman dinlenmeyi istiyorsunuz, organizmanız sinyaller vermeye başladı o zaman dinlenmelisiniz.

Yoruldunuz dinlenmek istiyorsunuz ve hemen ders dönmek isteğinizde var o zaman aralıklar kısa olmalı. Mümkünse 10 dakika ara 40 dakika ders şekline dönüştürmelidir. Ama bu yaklaşımda da bir mecburiyet yoktur. Genel geçer bir yöntem olarak eğitim öğretim camiasında kullanılmaktadır.

Televizyon ve bilgisayar ders çalışmanın alternatifi olarak gösterildiğinde, eğlencenin tercihi daha ağır basacaktır. Bu anlamda anne babalar çocuklarına böyle tercih yapmak zorunda bırakmamalıdırlar. Ders çalışmadığı zamanlar da öğrenciler bir sportif faaliyet içinde olabilirler.

Peki, televizyonun ve bilgisayarın yeri nedir? Buna verilecek en güzel cevap bu konuda ailecek bir karar alabiliyor ve uygulayabiliyorsanız sonuçlarda istediğiniz gibi olur. Yani hep televizyon seyreden ebeveyn veya bilgisayarın karşısından kalmayan anne baba dediklerinde ne kadar etkili olabilir ki. Çocuklarımızın ilk modeli anne babadır ve model çok iyi gözlemlenir veya öğrenme modeli gözlemleme yoluyla gerçekleşir. Biraz ebeveynler vakitlerini kitap okumaya veya evde oluşturacakları dinginliğe ayırmalı bir sessizlik sağlamalıdırlar. Buna ailecek karar verilmelidir.

fem

Ders Çalışma Ortamı

Ders çalışma yaptığımız ortam mutlaka ders verimine etkisi olduğunuzu unutmamalısınız. Bu ders çalışma esnasında mutlu olmanıza başarınız adına önemli bir durumdur.

Bu anlamda söylenecek en güzel söz, sessiz ve sakin bir ortam, masa başında oturularak değerlendirilmelidir. Kendiniz ait bir odanız varsa bunu sağlamanız daha kolay olacaktır. Bununla birlikte sizin odanız sadece kendinize ait değil ve kardeşinizle birlikte kullanıyorsanız, iyi bir iletişim sağlamak şarttır. İletişim problemleri yaşanması halinde önce aranızda çözmeyi olmaz ise, ebeveynlerinizden yardım istemelisiniz. Masa aydınlatması ve oda havalandırmasına dikkat etmelisiniz. Ders çalıştınız ortam ayni zamanda uyuduğunuz ortamsa yatağınıza mutlaka sırtınızı dönmelisiniz. Çünkü bir süre sonra yatakta uzanarak ders çalışma isteği oluşmaya, sonrasında da uyuya kalmaya dönüşmektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi uzanarak ders çalışma verimli bir ders çalışma metodu değildir. Uzanıp kalırsınız. Çalışma ortamınızda ilgiliniz dağıtacak değişik dokumanlar bulunmamalıdır. Sizin ders motivasyonunuzu olumsuz yönde etkileyecek tüm materyaller uzak tutulmalıdır. Aşırı uyarılmaya sebep olacak posterler kesinlikle zararlıdır.

Çalışma ortamınız kesinlikle sade bir yapıda olmalı, düzen ve tertibine dikkat edilmelidir. Oda sıcaklığı aşırı uçlarda olmamalıdır. Eğer fırsat buldukça odanızı havalandırırsanız çok iyi olacaktır. Ortamda ki oksijen miktarındaki azlık mutlaka uyku getirmektedir.

Televizyon seyrederek, radyo dinleyerek veya müzik dinleyerek verimli ders çalışıldığı görülmemiştir. Eğer aklımızın bir kenarında bu sıkıntılı durum var, dizeler sizi ekrana bağlamışsa bu sizin için iyi bir sürecin yaşanmadığını göstermektedir. Koltukta veya çokça rahat bir ortamda ders çalışma sonucu da uyku ile sonuçlandığı için sert veya az yumuşak ortamlarda ders çalışmaya dikkat etmeliyiz.

fem

Sonra Çalışmaya Başlarım Yerine Başlıyorum

 

İnsanların bir kısmına tembellik, rahat ve boş vakit geçirme daha kolay gelmektedir. Ancak sınavlara hazırlanan öğrenciler bu hali mutlaka üzerlerinden atmak zorundadırlar. Sınavlara belli bir süre kala “sınavlara daha nasılsa var, sonra çalışırım” diyerek çalışmanızı bir süre ertelersiniz. Bir yandan da hafta sonu başlarım. Denemeden sonra başlayacağım. Bayram geçsin veya tatil bitsin başlayacağım şeklinde bir niyet öne çıkmaktadır.

Bu belirlediğimiz günler gelir, yine daha sanki sınava çok varmış gibi gelir ve ertelersiniz çalışmayı. Böylece zaman geçer ve birde bakarsınız ki hafta sonu sınav gelmiş çatmış. Ya da daha iyimseri bir ay kalmış sınava aklın başına gelmiş olur ve çokta geç kalmış olur. Burada kimseyi değil de sanki kendinizi aldatmış olursunuz.

BURAYA DİKKAT!

En kolay harcanan zamandır. Hiç geride getirilemeyen de.

Unutmayınız ki böyle yapılmamalı ve hemen ders çalışmaya başlamalısınız. Hatta bir sonraki güne veya yarına bırakmadan başlamalısınız. Sınava hazırlanan gencin kaybedecek ve harcayacak vakti olmamalıdır. Yaptığımız plan ve programa uyunuz. Programınız yoksa hemen bir program yapmalısınız. Atalarımız ne demiş bu konuda ; “bugünün işini yarına bırakma” Bu süreç saplamış olduğunuz ders çalışma isteğinizi geriletir veya ortadan kaldırır. Buda sizleri daha zor durumlara sokar. Oda başarısızlıktır.

Bununla birlikte kısa zaman içerisinde veya sınava kısa süre kalarak yaptığımız öğrenmeler kısa süreli olur ve çabuk unutulur. Son ana kalmış çalışma hızlı olması gerektiğine inanıldığı için, çalışılırken bilgilerini bir birine karışma ihtimali artmaktadır.

fem

Harekete Geçmede Motivasyonun Önemi

Güdülenme(Motivasyon); öğrenmeye veya bir işi yapmaya hazır hale gelmek demektir. Ulaşmak isteği hedeflerin farkına varması ve bunlara ulaşmak için gayret göstermesi içinde harekete geçmesini de isteklendirme olarak değerlendire biliriz.
Değişik zamanlarda çalışmaya istekli olmadığımız durumlar olabilir. Bu durumlarda isteklendirme çok önemlidir. Bir türlü çalışma ortamına gelemiyor ve dersimizin başına oturamıyoruz. Bu durumu yaşamak sınavlara hazırlanan her öğrenci için olağandır.
Bununla birlikte, hele de bazı branşları çalışmakta oldukça güçlük çekmekteyiz. Bu durumdan kurtarmak için bir sihirli değnek olsa da bir veya bir şey bizi motive etse de ders çalışmaya başlasak denir.

Bu durumdaki sınava hazırlanana öğrencilerimize tavsiyemiz:
Motive olmuş olmak ders çalışmaya başlama olarak sonuçlanmış olabilir. Daha da önemlisi sanki ders çalışmaya başlamış olmak sizleri motive etmelidir. Bu asla göz ardı edilmemelidir. “Bitirmek için mutlaka başlamak gerekir” dense yeridir diye düşünüyorum.

Anlaşıldığı üzere başlamadan, hareketlenmeden önce güdülenmeyi beklemek sanki yanış oluyor. Çalışmaya başlayınız, masaya oturunuz motivasyon sanki ardından çok hızlı gelecektir. Konuları anlamaya başladığınızda, öğrenme ile sonuçlandığında o durumda daha istekli olduğunuzu göreceksiniz. İyi ki ders çalışmaya başlamışım ifadesi dilinize gelecektir. Öğrendikçe daha fazla öğrenmek, çalıştıkça daha fazla çalışmak isteği sizde uyaracaktır.

Sabırlı olunmalı, ayrıntıda boğulmamalı ki çalışmak için motive olunsun. Düzenli olmak, disiplinli olmak noktasında daha dikkatli olmanız gerekir. Sınav hazırlıklarınız hızla devam ederken çevrenizdeki insanların ders dışı tekliflerine karşı bir planınız olmalı, onları da kırmadan nerede hayır nerede evet diyeceğinizi bilmelisiniz.

Yeni konular öğrenme kolay bir uğraş değildir. Mutlaka bu süreçte sabır gerekir, dikkat gerekir, bu süreç bilinmelidir ki zahmetlidir. Hazırlıklı olmak gerekir. Uzun soluklu çalışmalar bir irade işidir ve bir inanç işidir. Uzun soluklu gerçekleştireceğine inandığı hedefler koymalı ve onları gerçekleştirmek için sıradan geçici zevk ve isteklerini öteleyebilmelidir.

Bir konuda motive olmak veya istekli hale gelmek için mutlaka aşağıdaki maddeler dikkatle ele alınmalıdır.

1. Kesinlikle bir başkasıyla kıyaslanmayı düşünmemelisiniz, bir kıyaslama durumu ortaya çıkacak olursa, bir önceki halinizle kıyas yapmanız daha uygun olacaktır.
2. Eğer bir problemle karşılaştığınızı düşünüyorsanız onu çözmeden geçmeyeceksiniz
3. Hedefsiz bir çalışma planlaması olmaz; kendinize bir hedef belirleyeceksiniz.
4. Yeni konular öğrenmenin zevkinin farkına varıp merakı sürekli zinde tutmanız gerekir.
5. Çalışmayı kâğıt ve kalemle içi içe yapmalı, not alma, özetleme, altını çizme veya bir başkasına anlatma-anlattırma yol ve yöntemleri tercih edilmelidir.
6. Bazen sizlerde farklı performans düzeyleri olabilir. Bu duruma takılmadan tekrar kendinizi istekli hale getirmenin yollarını aramalısınız.
Bunun sebebini irdeleyecek olursak; isteklendirme düzeyindeki yetersizlik halidir. Yani yeteri kadar motivasyona sahip değilsinizdir. Motive olduğunuz zaman daha heyecanlı ve istekli bir şekilde ders çalıştığınızın farkındasınızdır.
Bu sebepten dolayı öğrenmeye hazır hale gelme ve bu mesajları beynimize iletme, olumsuz mesajlardan geri durma öğrenme ve çalışmak için çok önemlidir. Dersin başına merakla, heyecanla ve aşk-u şevkle oturalım.
7. Kendinizi başarısız hissettiğiniz konularla alakalı olarak değişik sebepler üretmek doğru bir yol ve yöntem değildir. Eğer sınavlarda bu konuları da çözmeniz gerekiyor ve başarınızın anahtarlarından bir tanesi de bu konularsa üzerine gitmelisiniz.
8. Bir plan ve programınız oluştuğuna göre, mutlaka uyum içerisinde sınava kadar bu programı takip etmek en doğru yoldur.
9. Hayatın sosyal yanını ihmal de etmeden, sınavlara hazırlık ile sosyal hayat arasında mutlaka dengeyi bulmak zorundasınız.
10. Metafizik unsurları ihmal etmemeli kendinize dua ettiğiniz gibi birilerinin de size dua etmesini rica etmelisiniz.(Daha etkilisi bir başkasının sizin için ettiği duadır.)

Genellikle anne-babalar sınavlara hazırlanan öğrencilerde bir motivasyon eksikliği sezdikleri zaman öğrencilere ders çalışmaları konusunda bir baskı yapmaktadırlar. Bu durumda beklenen sonucun aksine durumlar ortaya çıkmakta ve öğrenciler ders çalışmamaktadır. Anne ve babaların şunu bilmeleri lazım ki ısrar ve baskı bir motivasyon aracı değildir.

fem

Başarıyla Çalışabilen Sonuçtan Endişe Duymaz

Çalışma düzenini, günlük çalışma sistematiğini oluşturmuş, ders çalışırken birçok farklı kaynaktan yararlanan, anlaşılacağı gibi, çalışmayı bir heyecan ve lezzet haline getirmiş olan bir öğrenci sınavların yaklaşıyor olmasından veya varlığından hiç endişe duymaz. Çünkü sınavlar onun başarısının açığa çıkması için bir yol olmaktadır.

Bununla birlikte düzenli ve istikrarlı çalışan öğrenciler sınavlar yaklaştıkça notlarını değişik aralıklarla tekrarlayarak sonuca daha rahat ulaşmayı hedefler. Bu konuda daha önceden yapmış olduğu hazırlıkların bereketinde istifade eder.

Buradan hareketle, ders çalışırken “bu bilgi daha sonra mutlaka işime arar”, “yine yeni bilgiler öğrendim”, “çok ilginç bilgiler” düşüncesinden hareketle ders çalışma isteğiyle masasının başına oturmalıdır.

Doğru çözdüğü her soru sizde bir heyecan uyarmalı, yeni öğrendiği konular bir mutluluk kaynağı olmalı bir istek ve arzu oluşturmalıdır.

Mutlu olmak ve heyecanlanmak yerine kendimizle kavgalı bir şekilde masaya oturmak öğrenmeye dönük ilk hamlemizi sıkıntılı hale sokmuş olur. Buradan verimli ders çalışma çıkmaz ve sağlıklı öğrenme oluşmaz. Şimdi sıkılabilirim, ayni zamanda yorulabilirim ancak sınavlarda başarılı olduğum zaman, tüm sıkıntılar gitmiş geriye lezzetleri kalmış olur. Bu bakış açısını aslında bir hayat felsefesi haline getirmemize de bir başlangıç yapmış olur.

Başarıya ulaşma yolarının sonucunda ulaşacağımız mutlulukları başlangıçta görmeye çalışmamız sizi daha istekli hale getirmiş olacaktır. Buradan hareketle bir oyun bir eğlence olarak görülmesi sınavlara hazırlığı farklı bir hale sokmuş olur.

Şu gerçeğin farkına varmış olmalıyız ki, en verimli öğrenme veya en az unutulan öğrenme, öğrenme aşamasında eğlenceli ve mutlu şekilde oluşan öğrenmelerdir. Öğrenme sürecindeki psikolojik dinginlik, öğrendiğimiz bilgileri daha az unutmamız sonucunu doğuracaktır. Öyle ki, sınavlara hazırlanırken mutlu olur ve işi eğlenceli hale getirirsek daha sağlıklı ve daha oturmuş bir karakter yapısına ulaşmış oluruz.

fem

Çalışmaya Hazır mısınız?

Öğrencilerin hayatı hatta bazen bazı yetişkinlerin hayatı sınavlarla doludur. Öğrenciler sınavlara hazırlanmayı bir hedef haline getirdikçe, soru çözmek oldukça zevkli hale gelir. Bundan dolayı düzenli bir hayata sahip olmalısınız. Bu düzenli hayat içinde sınavlara hazırlık önemli yer kaplamalıdır. Bu süreci etkileyecek olumsuz tüm faktörler mümkün olduğunca ortadan kaldırılmalıdır.

Belli bir disiplin içerisinde düzenli, istikrarlı bir biçimde çalışılmak zorundadır. Bunun nedenlerinin ele alacak olursak;

• Sınava hazırlanan öğrencileri şunu bilmelidir ki, insanların kendi ihtiyaçlarını giderme yollarından biride eğitimde elde edilen başarılarla kimselere muhtaç olmadan bir hayat standardı oluşturmak için.

• Ders çalışma disiplini veya bolca kaynak tarama ve kitap okuma öğrencilerin genel kültürünün oluşması sonucunu doğurur. Hayat hakkında daha ayrıntılı bir birikime sahip olmak için.

• Bu birikiminizi tavır ve davranışlarınıza ortaya koyduğunuz zaman diğer insanlardan saygı gören ve sevilen biri olma durumu ortaya çıkmak için.

• Bu birikimler sizlerin duygu ve düşüncelerinizin genişlemesine sebep olduğu gibi, mantıklı bir yaklaşım derinliğine sahip olmak için.

• Yukarıdaki sebeplerle sosyal çevrenizde bir genişleme ve saygınlığınızın artması için.

• Bunların yani sıra ailemiz içinde vazifelerini hakkıyla yapan bir birey olma sonucunda sizlere karşı sevginin de artması sonucu ortaya çıkması için.

• Sizlerdeki bu değişiklikler bir özgüven artışı sonucunu oluşturur, yanı sıra da kişilik özelliklerinde bir oturaklaşma sonucu ortaya çıkarmak için, çalışmalısınız.

• Sosyal ilişki ağınız genişlemiş olacak, daha çok insanla daha rahat diyalog kurmak için.

• Yaşadığınız coğrafyaya ülkenize ve tüm insanlığa fayda üretmiş olacaksınız ya da o yola girmiş olmak için çalışmalısınız.

• Kendinize koymuş olduğunuz hedeflerinizi hayata geçirmek için çalışmalısınız.

Bunlar yapıldığında sonra sanki ardı ardına gelen vagonlar gibi başarılar sıralanacaktır.
Öğrencilerin çok zeki olması sınavlarda başarı için tek etken olarak görülmemelidir. Velilerimiz genellikle çocukları ile alakalı olarak şu ifadeyi kullanırlar. “Aslında bizim çocuk çok zeki, ama çalışmıyor. Biraz gayret etse bu iş olacak.” Denilmektedir. Bu ifadelerde mutlaka doğruluk payı vardır. Ancak şu bilinmelidir ki; heyecanlı, istekli ve gayretli bir şekilde öğrenciler çalıştıklarında mutlaka karşılığını alacaktır.

fem

Neden Verimli Çalışmalıyız?

• Sınavlara hazırlanan bir genç önce kendisine sonra ailesine sonra sosyal çevresine karşı sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini düşünür, bunları yerine getiremediği zaman bundan rahtsız olur veya vicdanı sızlar.

• Bireylerin kendilerine olan güvenlerinde bir kayıp oluşur.

• Sürekli bir şeylerin eksik olduğu hissine kapılır. Bu his sonraki yaşamına dair algılarını etkiler.

• Ne ara çalışmamız bize zevk verir nede eğlenmek ve dinlenmek istediğimizde bir huzur duyabiliriz. Bir yerlerde hep bizi rahatsız eden bir durum varmış hissi oluşur.(Normal olan oluşmasıdır.)

• Sınavlara hazırlanırken bir düşence sapması yaşarsak, eğlenirken veya dinlenirken de aklımız derslerde olur. Kısacası kendimizi yaptığımız etkinliğe odaklayamamış oluruz.

• Öteledikçe çalışmaya birikir konular, başlayalım çalışalım derken gözümüz korkar, konular artar. Buda bizde bir sıkıntı kaynağı olarak belirginleşmiş olur.

• Sınava hazırlanan gençler çalışmaktan kendilerini geri tutarlarsa, başarıda onların semtine çok uğramaz.
Bu nedenlerden dolayı hiç geciktirmeden hemen çalışmaya oturmalı ve ötelememeliyiz. Sakin ha! Yarın başlarım, hafta sonu başlarım veya iki gün sonra başlarım gibi yanlış mesajları dillendirmemelisiniz. EVET derhal! Başlamalı ve hiç ama hiç vakit kaybetmemelisiniz. Bu ifadeleri kararlı bir biçimde dile getirmeli ve arkasında durmalısınız, yanardöner olunmamalıdır.
Sanki daha ders çalışmaya hazır değiliz. Aklınızdan bu yâda buna yakın ifadeler veya düşünceler geçiyorsa “bir format atmanız gerekecek” bir düşünce bir aldatmaca ve problemdir. Hiç vakit geçirmeden dersin başına oturulmalı birilerinin sizlere söylemesine veya hatırlatmasına gerek kalmadan çalışılmaya başlanmalıdır.

Ne kadar kötü değil mi? Hadi kalk çalış birileri tarafından denmesi sizlerde irade ve istek var o zaman haydi çalışmaya…

fem

Sınavlarda Başarılı Olmanın Yolları

Sınavlar her şey olamasa da hayatımızın bir basamağı. Gerekli bilgi ve beceriye sahip olduktan sonra uygulanacak küçük stratejilerle daha çok net, daha fazla puan almak olası.
Bu uygulamalar başarıyı artıracaktır.

Bir bölüme başlamadan önce,
Başlayacağınız bölümü cevaplamadan önce birkaç saniyenizi 0 bölümün yer aldığı sayfaları hızla gözden geçirmede fayda vardır. Böyle bir işlem testin yapısı ve soru sayısındaki değişikliğe karşı uyanık olmanızı ve kendinizi değişikliklere karşı yeniden düzenlemenizi sağlayacaktır.

Hız ve isabet arasındaki denge,
Zaman kazanma düşüncesiyle çok hızlı çalışıp hata yapmak uygun değildir. Çünkü yanlış cevaplardan puan alınamaz, tam tersine puan kaybedilir. Diğer taraftan, aşırı dikkatli olarak her soru üzerinde fazla zaman harcamak da yeterli puanı toplamanızı engelleyecektir. En uygun olanı hız ile isabet arasında denge kurmaktır.

Sorularla inatlaşmama,
Sınav sorularının bölümlere göre getirileri aynı olmasına rağmen, zorluk düzeyleri aynı değildir. Herkesin yapabileceği basit nitelikte sorular olabileceği gibi, seçici sorular da olacaktır. Karşılaşılan soru üzerinde belirli bir süre geçtiği halde hala çözüme ulaşılamıyorsa fazla zaman kaybetmeden diğer soruya geçilmelidir. Unutmamak gerekir ki bu tür soruların puan değeri aynıdır. Önemli olan zor sorular çözmek değil, çok soru çözmektir. Fakat üzerinde zaman harcanması gerektiğini düşündüğünüz her soru atlanırsa, kısa bir süre sonra çok az soruyu cevaplandırmış olacak az bir düşünmeyle cevaplanabilecek sorular geçilmiş olacaktır.

Sınavda zaman ayarlama,
Uygulana sınavın diğer bir özelliği ise verilen zaman aralığında belli miktarda sorunun çözümüne ulaşılmış olunmasıdır. Yeni uygulamada öğrenciler yanında saat bulundurmayacak. Sadece ÖSYM tarafından sınıf ve salonlara asıl saatler kullanılacaktır. Gerçek sınava kadar biyolojik saatin işlevsel hale getirilmesi gerekir. Bu da ancak zaman karşı uygulanacak soru çözümleriyle kazanılabilecektir.

Kodlama stratejisi,
Puan getirici çalışmalar ancak soruları dikkatli okumak, doğru çözmek ve uygun biçimde kodlamakla mümkün olacaktır. Her soru için soru kitapçığından cevap kağıdına, cevap kağıdından soru kitapçığına gidip gelmek hem ciddi bir zaman kaybı hem de dikkat yoğunlaşmasını kesen bir engeldir. Yapılacak en uygun olanı kodlamanın grup halinde yapılmasıdır. Kodlama süreleri zihninizi dinlendirmek için kullanacağınız bir dinlenme aralığı olarak da kullanılabilir. Ayrıca soru çözerken geliştirilecek yeni bir kodlama sistemi bizlere zaman kazandıracaktır. Böyle bir sistem geliştirmenin yararı, doğru cevapları belirlemek, değiştirilen cevaplar, atlanılan soruları ve tekrar gözden geçirilmek istenen cevap ve sorular için farkındalık oluşturmasıdır.

Sınavların zekâ testi işlevi değil, sıralama işlevi vardır.
Bütün soruları doğru cevaplama beklentisi içinde olmak, kaygının oluşmasında en önemli faktördür. Gerek kolejlere, gerekse üniversitelere giriş sınavları öğrencilerin zekâ düzeyini ölçmeyi değil, onlar arasında bir sıralama yapmayı amaçlamaktadır. Bu sebeple giriş sınavlarındaki bütün soruları cevaplamayı beklentisinde olamamak gerekir.
Hayatınızın başarılarla dolu olması dileğiyle.

FARUK ARDIÇ
Fem Dershaneleri Rehberlik Servisi

fem

Sınavlara hazır mıyız?

Sınavlarda başarı bazen önümüzdeki sürece nasıl baktığımızla ilgilidir. Eğer gireceğimiz sınavların bizim için ne ifade ettiği iyi bir şekilde kavranırsa, hedefe ulaşmak için elimizde önemli bir ipucu olacaktır.

Sınavlar, bizim için ne ifade ediyor? Sınav olgusu bizde hangi duygu ve düşüncelerin oluşmasına neden oluyor? Bu sorulara vereceğiniz cevaplar sınav sürecinde başarıya ulaşmada oldukça belirleyici rol oynayacaktır. Çünkü biz sınava nasıl bir anlam yükleniyorsa, hazırlık süreci içinde sınavla ilgili yaşadıklarımıza vereceğimiz tepkilerde bu yönde olacaktır. Bu da elde edeceğimiz sonucu etkileyecektir.
Sınavın bizde oluşturduğu etki ölçüsünde, ya amaçlarımıza ulaşmamızda bir araç olacak ya da sevmediğimiz, kaygıyla baş etmeye çalıştığımız bir amaç haline gelecektir. İşte başarıda belirleyici olan bu bakış açısıdır. Başarı ve başarısızlıklarımızın altında bu bakış açıları ve kendimizi gerçekten sınava nasıl hazırlayacağımızı bilememek yatmaktadır.  Sınavlara hazırlık sürecinde iki düşünce yapısı ağır basar.

Bunlar;

1.Sınava hazırlıkta kontrol elimizdedir :
Bu düşünce yapısında isek olayları belirleyen ve kontrol eden biz oluruz. Bu gruptaki insanlar, ne istediklerini bilirler, çok azimli ve kararlıdırlar. Zamanı ve kendilerini yönetme konusunda iç disiplinleri gelişmiştir. Sürekli ve etkili çalışma alışkanlığına sahiptirler. Yani proaktiftirler.

2.Sınava hazırlıkta kontrol bizde değildir:
Bu düşünce yapısındaki insanlar yapılması gerekenleri bilmekte ancak bir türlü uygulamaya geçememektedir. Şartların oluşturduğu durumlara karşı sürüklenirler. Kendilerine tam olarak güvenmezler, sürekli endişe içindedirler, süreci kontrol edemezler, dikkatlerini toplayamazlar, yeteri kadar azimli değillerdir ve çalışma alışkanlıkları oturmamıştır. Yani reaktiftirler
Başarıyı getiren ve engelleyen iki yaklaşımı ortaya koyduk.
Peki, sınava hazırlık sürecinde kontrolü elde tutabilmek için öncelikle ne yapmak gerekir?
Öncelikle nasıl bir sınava hazırlandığımızı bilinmesi gerekir. Hazırlandığımız sınavın teknik yapısı nasıl? Sınavda kaç soru gelecek, sorular hangi konulara yönelik olacak? Soruların zorluk dağılımı nasıl olacak?, hedefe ulaşabilmek için ortalama kaç net yapmam gerekecek? Bütün bunlar bizde sınava yönelik gerekli bilişsel farkındalık oluşturacak faktörlerdir.
Sınavlara bilişsel olarak hazırlıklı olmak; Sınavlarda başarılı olabilmem için gerekli bilgi donanımına sahip olmam gerekir. Bunun için de önce hedefim nedir, hedefime yönelik hangi derslere çalışmam gerekir, bilginin kalıcı olmasını nasıl sağlayabilirim, unutmayı nasıl azaltabilirim, bildiklerimi nasıl uygulayabilirim? Bütün bunların cevaplarına ulaşılması gerekir.
Sınava psikolojik olarak hazırlıklı olmak; isteklendirme düzeyini yüksek tutma, dikkati ve konsantrasyonu sağlama, kaygıyı kontrol etme gibi süreçler bizde duyuşsal farkındalık sağlayacaktır.
Sınav stratejilerini uygulamak, hangi testlerden başlamalıyım? Kodlamayı nasıl yapmalıyım, zamanı nasıl verimli kullanabilirim? Bütün bunlara denem sınavları uygulayarak ulaşabileceğimi bilmem gerekir.

Ve unutmayın ki; “Siz neye hazırsanız, o da sizin için hazırdır.”
Faruk Ardıç
Fem Dershaneleri Bölüm Başkanı