2011-2012 Yerleştirme Sonuçlarının Karşılaştırılması
Tarih: 06.10.2012
2011-2012 Yerleştirme Sonuçlarının Karşılaştırılması
* 2011 oranla 2012 de genel kontenjanlar % 11 artış gözlendi, fakat 2011 üniversite oranlarına göre yerleşme durumu, bu seneki kontenjanlara oranla % 13.7 azalma gözlendi.
* Öğrencilerin Tıp ve Hukuk bölümlerine ilgileri devam ediyor. 2012 yerleştirmelerinde de tıp fakülteleri toplam 9 bin 570 kişilik kontenjanını doldurdu. Tıp’ı hukuk fakülteleri takip etti ve 12 bin 95 kontenjanının tamamını doldurdu. Diğer yıllara göre Zihinsel Engelliler Öğretmenliği’nde artış olduğu gözlendi ve 1.585 kişilik kontenjanının tamamını doldurdu.
* Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği ile İlahiyat Fakülteleri kontenjanlarında da açık kalmadı. Din Kültürü’nün toplam 4 bin 66 kontenjanı ve İlahiyat Fakültesi’nin toplam 8 bin 957 kontenjanı doldu.
* En az tercih edilen bölümler arasında öğretmenlik hakları kaldırılan fen edebiyat fakültelerinde oldu. Başta Matematik olmak üzere, fizik, kimya ve biyoloji bölümlerinin, kontenjanı en az dolan bölümler arasında yer aldı. Toplam kontenjanı 11 bin 294 olan Matematik bölümünün 5 bin 839, 5 bin 862 kontenjanı olan Biyoloji’nin 4 bin 183, 5 bin 883 kontenjanlı Kimya’nın 3 bin 914, 2 bin 373 kontenjanı olan Fizik bölümünün ise 1.818 kontenjanın boş kaldı.
* Devlet üniversitelerinde ise kontenjanında en fazla boşluk Süleyman Demirel Üniversitesi’nde oldu. 17 bin 400 kontenjanı olan üniversitenin 2 bin 390’ı boş kaldı. Selçuk Üniversitesi’nde 20 bin 196 kontenjanın 2 bin 88’i, Dumlupınar’da 13 bin 964 kontenjanın 1.855’i boş kaldı.
* En çok kontenjanını dolduran devlet üniversiteleri ise şöyle: Boğaziçi, İTÜ, ODTÜ, Yıldırım Beyazıt, Konya Necmettin Erbakan, Marmara, İstanbul, Hacettepe ve Yıldız Teknik.
* Fen Edebiyat Fakülteleri'nde formasyon tartışması tercihlere yansıdı.
* Özellikle Fen fakültelerindeki fizik kimya, biyoloji hatta matematik bölümleri boş kaldı. Taşradaki üniversitelerde tercih edenlerin sayısı 2'yi 3'ü geçmedi. Puanlar yaklaşık 30-40 puan düştü. Yerleşen öğrenciler soruların sadece yüzde 15'ini yaptı.
İstanbul Üniversitesi.
Fizik kontenjan 320 yerleşen 75,
Afyon Kocatepe Üniversitesi.
Biyoloji: Kontenjan 47 yerleşen 1,
Kimya: kontenjan 47 yerleşen 0,
Matematik kont: 186 yerleşen: 43
Ahi Evran Üniversitesi.
Biyoloji: kontenjan 62 yerleşen 1,
Kimya kontenjan 82 yerleşen 10,
Fizik kontenjan 52 yerleşen 5
Atatürk Üniversitesi.
Matematik: kontenjan 236 yerleşen 53,
Biyoloji: kontenjan 67 yerleşen 3,
Kimya kontenjan 103 yerleşen 9
Balıkesir Üniversitesi.
Biyoloji: kontenjan 186 yerleşen 9,
Kimya: kontenjan 186 yerleşen 11
Bingöl Üniversitesi
Matematik: Kontenjan 114 yerleşen 3
Bitlis Eren Üniversitesi.
Matematik: kontenjan 47 yerleşen 1
Çukurova Üniversitesi.
Biyoloji kontenjan 164 yerleşen 44,
Fizik: kontenjan 93 yerleşen 2,
Kimya: 164 yerleşen 16
Eskişehir Orhangazi Üniversitesi.
Biyoloji: kontenjan 164 yerleşen 16,
Fizik: kontenjan 47 yerleşen 2,
Kimya: kontenjan 164 yerleşen 30
Kars Kafkas Üniversitesi.
Biyoloji: kontenjan 77 yerleşen 1,
Fizik: kontenjan 57 yerleşen 0,
Kimya: kontenjan 47 yerleşen 0,
Matematik: kontenjan 154 yerleşen 2 kişi.
* Bazı bölümlerin İÖ’leri normalinden daha fazla puana sahip olduğu görüldü. Büyük ihtimalle tercih hatasından kaynaklanıyor.
* 2011 yılında İmam Hatip Liselerinden ÖSYM’ye 88,569 sınava başvuru yapmış, 2012 başvuru sayısı 7,556 arışla 96,145 olmuştur. Fakat LYS ile yerleşme sayısı 11,500’larda kalmıştır. İmam Hatip Lisesi mezunlarınlar 2012 de daha çok AÖF yönelmişlerdir.
* Bu sene puan hesaplamalarında farklı strateji uygulandığından puanı yetmeyen adaylar MYO’lara yönelmiştir. MYO yerleştirmelerde geçen seneye oranla 22,129 kişilik artışla 130,968 kişi olmuştur.
* 2012-ÖSYS yerleştirme sonuçlarına göre Koç ve Sabancı Üniversitesi ile birlikte Acıbadem, Bezm-i Alem, İstanbul Bilim, İstanbul Medipol, Süleyman Şah, Şifa, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi ve Türk Hava Kurumu Üniversitesi, vakıf üniversiteleri arasında, lisans ve önlisans programları bazında kontenjanını dolduran kurumlar oldu.
ERKEN KALKAN YOL ALIR
Yeni bir üniversite hazırlık sürecine daha merhaba diyoruz. İdeallerinizi gerçekleştirmek üzere hep birlikte bir hazırlık serüvenindeyiz. Bu serüvende bazen neşe bazen hüzün bazen de engellerle karşılaşacağız. Bu engeller bizim hayat ile ilgili ısrar ve sabrınızı ölçecektir. Üniversite eğitimiyle, bir meslek kazanmanın yanında hayata daha geniş açıdan bakma bilinci kazanmış olacağız. Gençlerin beklediği istediği, severek okuyabileceği, yeteneklerini ortaya çıkaracak bir eğitim almaları. Fakat üniversitelerde gençler için ideal sayılabilecek bölüm kontenjanları sınırlı olduğu için doğal olarak sınav yapılmakta. Adaylar sınavlarda alacakları puanlara göre bu bölümlere yerleştirilmektedir. Bundan dolayı üniversiteye hazırlık dönemi gençlerimizin eğitiminde önemli bir aşamayı oluşturmaktadır. Bu aşamanın sağlıklı, verimli ve başarılı bir şekilde sonuçlanması için geleneksel anlayıştan çok, bilimsel ve denenmiş yöntemlere dayanması gerekir.
Türkiye’de Yüksek Öğretim Süreci
Türkiye’de her yıl 16 milyona yakın öğrenci eğitim görüyor. Bu rakam birçok Avrupa ülkesinde fazladır. Bu öğrencilerin 3.750.000 yakını bir yükseköğretim programında ön lisans, lisan veya doktora yapmaktadır. Her yıl üniversitelerden mezun olanların sayısı ise 550.000. Üniversitelerin sayısı her dönem artış gösteriyor. Şu anda 185 üniversitemiz var. Bunlardan 98 tanesi devlet, 62 tanesi vakıf, 5 tanesi KKTC ve 20 tanesi yurt dışında. İlk 5 yıldaki 200 üniversite hedeflendi.
Önemli Olan İstenile Bölümde Okuyabilmek
2012 Eğitim- öğretim yılında Üniversite kontenjanları 721 bin 925 olarak belirlendi. Yerleştirme sonunda 641 bin 697 bir yüksek öğretim programına yerleştirildi. Adaylar üniversitelerde 80.228 kontenjan olmasına rağmen tercih etmediler. Öğrencilerin tıp ve hukuk bölümlerine ilgileri devam ediyor. 2012 yerleştirmelerinde de tıp fakülteleri toplam 9 bin 570 kişilik kontenjanın hepsi doldu. Tıp’ı hukuk fakülteleri takip etti ve Hukuk fakültelerin de 12 bin 95 kontenjanının tamamını doldu. Diğer yıllara göre Zihinsel Engelliler Öğretmenliği’nde artış olduğu gözlendi ve bu bölümün de 1.585 kişilik kontenjanının tamamını doldu. En az tercih edilen bölümler arasında öğretmenlik hakları kaldırılan fen edebiyat fakültelerinde oldu. Başta Matematik olmak üzere, fizik, kimya ve biyoloji bölümlerinin, kontenjanı en az dolan bölümler arasında yer aldı. Toplam kontenjanı 11 bin 294 olan Matematik bölümünün 5 bin 839, 5 bin 862 kontenjanı olan Biyoloji’nin 4 bin 183, 5 bin 883 kontenjanlı Kimya’nın 3 bin 914, 2 bin 373 kontenjanı olan Fizik bölümünün ise 1.818 kontenjanın boş kaldı. Artık üniversite kazanmaktan çok istenilen bölüme yerleşme, orada akademik kariyer yapma ön plana çıkıyor.
Sınav Kaçınılmaz
Arz talep dengesizliği olduğunda bütün dünya sınav yapar. Sınavın alternatifi diploma notlarıdır. Ama diploma notlara hiçbir zaman tam adil bir seçim sağlamaz. Ortada hiçbir art niyet olmasa bile hocaların not verme durumları farklı olabilir. Ortaya objektif bir şey çıkmaz. Tabi ki belirli programlara aşırı talep varsa adil seçim yapabilmek için sınav yapılabilir. Eğer talep fazlaysa ve öğrencileri kura ile almak söz konusu değilse bir şekilde eleme yapmak gerekiyor. Bu da sınavla olabilecek bir şey. Çünkü en iyi eleme biçimi sınavdır. Bakanlığın ve YÖK son 4-5 yıl içerisinde sınavlara dair attığı adımlar da bu tahrip edici yönü azaltmaya yönelik. Yani bir sınavı yılda birkaç kez yapmak.Diğer yandan mevcut sistemin en önemli sorunlarından biri, öğrencilerin üniversiteye kadar kolaylıkla sınıf geçmesi. Dolayısıyla üniversite önlerinde ciddi bir yığılma oluyor. Merkezi lise bitirme sınavları lisedeki ara sınıfları kapsayacak şekilde birden çok oturumda yapılabilir. Böylece, hem lisede ara sınıflarda verilen eğitimin niteliği artacak hem de bütün öğrencilerin hazırlıksız bir şekilde üniversite kapısında beklemesinin önü kapatılmış olur. Dolayısıyla, bu sınavlarda belli bir baraj puanın sınıf geçme için zorunlu tutulması düşünülebilir. Lise bitirme sınavları dışında, bir lise bitirme sınavı yapılabilir.
Erken Hazırlık, Başarı Gerektirir.
Her dönemde küçük de olsa sınavlara ilişkin test sisteminde değişiklikler yapılmakta, sınavlarda çıkacak ders konularının içerikleri değişmektedir. Artan konuların özümsenmesi, öğrenilen konuların farklı testlere sınanması için zamana ihtiyaç duyulmaktadır. Bazen bir yıl bunun için yetmemektedir. Bunun yanında öğrenme bireysel farklılık gösterir. Bazı adaylar bir konuyu bir kez okuyarak anlayabilirken tekrar sayısı bazı öğrenciler için birden fazla olabilmektedir. Sınav süresi ve soruları her birey için aynı olduğu için, zamanı yetiren çok soru yapan, kaygısına hâkim olan ve sınav stratejisini bilen adaylar başarılı olacaktır. Bunun için erken hazırlık gündeme gelmektedir. Adaylar sınav sürecine ne kadar erken hazırlık yaparlarsa konuları daha iyi özümsemekte ve bilgileri daha kullanabilir hale getirmektedir.
Sınavlar İçin Stratejik Çalışma Önemli
YGS de daha çok kavrama yeteneği ve bilgiyi kullanma becerisi ölçülürken, LYS’lerde ise daha çok bilgi düzeyi ölçülmektedir. Bundan dolayı LYS çalışmaları da YGS çalışmalarından farklı olmalıdır. Bu durumda adayların girecekleri LYS’lere kaynaklık eden derslere düzenli ve yoğun bir çalışılması gerekiyor. Öğrenilen bilgilerin kalıcı olması için tekrar ağırlıklı çalışmalar önem kazanacaktır. Adayların kalan zamanda 3-4 yıllık konuların pekiştirilmesi zor olduğu için fazla zaman kaybetmeden işe koyulmaları gerekiyor. LYS’ler çoğunlukla bilgiye dayalı sorulardan oluştuğu için, çalışmanın karşılığının daha çok alınacağı bir sınavlardır. Bu nedenle öncelikle girilmesi düşünülen LYS’lere kaynaklık eden ders konularının belirlenmesi, zamanın planlanması, çalışmaların ertelenmemesi, çalışmaların uygun kaynaklardan yapılması ve konular bitince de deneme sınavlarıyla çalışmaların yeterliliğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Üniversiteye Hazırlık Kaynakları, Bilimsel Verilere Göre Olmalıdır
Bilginin kazanılması belli basamakları izler. Eğitim psikologları, insanların bir şeyler öğrenebilmesi, hatırlaması, bilgiler arasında transferi sağlayabilmesi için zihinsel bazı basamaklardan geçilmesi gerektiğini ifade etmektedirler. Bunun ilk basamağı “bilgi” olmaktadır. Öğrencilerin en çok zorlandığı da bilgi basamağıdır. Çünkü bilgi basamağı, hatırlamaya dayalı olduğundan unutulması en kolay olanıdır. Öğrenilen bilgilerin unutulmaması için tekrar çok önemlidir. Bilgi basamağını “kavrama” basamağı izler. Bir dersin kavranması, konunun anlamlandırılmasını ifade eder. Bunun için öğrencilerin gördüğü konuları evde özetleyerek yazması veya tekrar etmesi en akıllıca yoldur. Kavrama basamağından sonra “uygulama”, yani soru çözme basamağı takip eder. Soru çözüm işlemi, öğrenmenin gerçekleşme düzeyinden çok öğrenmenin pratiğe dönüştürülmesiyle ilgilidir. Öğrenilmemiş ya da eksik öğrenilmiş bir konuyla ilgili yapılan soru çözme faaliyetleri anlamsızdır. Soru çözüm çalışmalarından önce konuyla ilgili temel bilgi ve becerilerin kazanılmış olması soru çözümünü anlamlı kılacaktır. Bu bağlamda hazırlık sürecinde kaynaklarında önce verilen bilgiler özümsenmeli, daha sonra çözümlü örnek sorular çözülmeli ve daha sonra da örnek çözümlü ve cevaplı testlere yönenilmelidir.Üniversite hazırlık kaynakları olan dergi ve kitaplar da aynı zihinsel basamakları izlediğinde öğrenme daha kalıcı olacaktır.
Eğitimde Teknoloji ile iç içe
Sınavlara hazırlık sürecinin en önemli ayağını soru çözme ve çözülemeyen sorulara anında cevap bulma oluşturmaktadır. Öğrencinin her an, yanı başında ulaşabileceği soru çözümleri psikolojik olarak rahatlatacak, kaygıdan uzaklaştıracak ve öğrenmeyi artıracaktır. Öğrenme süreci bu şekilde daha hızlı gerçekleşince, çalışmanın devamlılığı da artacaktır. Bu açıdan bakıldığında gerek internet ortamında kendi kaynaklarının çözümlerinin varlığını bilen bir öğrenci, “ders çalışırken ve soru çözerken takıldım, soruyu çözemiyorum” cümleleri artık zihninden geçmeyecektir.
Puanlamada büyük pay, Lys’ler ile elde edilecek.
Adayların girecekleri YGS’nin LYS’lere etkisi maksimum % 40 oranındadır. Geriye net yapma oranına göre başarıyı değiştirebilecek % 65 - 70. bir dilim kalmaktadır. Adaylar bundan sonraki kalan iki buçuk aylık bir zamanı iyi bir biçimde değerlendirerek hedeflerine rahatlıkla ulaşabilecekler. Geçen yılın sınav sonuçlarını incelediklerinde LYS'den sonra öğrencilerin başarısının yükseldiğini ve hedeflerine ulaşabileceklerini göreceklerdir. Bundan dolayı YGS’si beklentilerinin altında geçenler için moral bozmaya kesinlikle gerek yoktur. Bütün bunların telafisi mümkündür. YGS’ iyi geçen adaylar için de bunun anlamlı olması için mutlaka aynı başarıyı LYS’lerde de göstermeleri gerekiyor. Bundan dolayı hedefli öğrenciler için asıl bundan sonraki süreç önemli olmaktadır.
Önemli Olan Zamanı Etkili ve Verimli Şekilde Değerlendirmektir.
Üniversiteye hazırlanırken en önemli diğer bir strateji zamanı etkili ve verimli biçimde kullanabilmektir. Bunun için mutlak anlamda planlama yapılmalıdır. Eğer güne bir gün önceden yapılmış bir programla başlanılırsa bu programın içine ders çalışma zamanlarını da yerleştirilirse, bu programı uygulamak üzere iç disiplini sağlama yolunda ilk adımı atılmış olacaktır.
Zamanı planlamakla elde edilecek kazanımlar
· Zamanı verimli kullanmak az zamanda çok iş yapmanızı sağlar.
· Önemli şeyleri ilk sıraya koymaya yardımcı olur.
· Zaman tuzağı olan gün içindeki planlanmamış olayların önüne geçilir.
· Aynı saatte birkaç faaliyetin çakışması gibi bir durum ile karşılaşılmaz.
· İleriye dönük projeler üretilmesine yönelik zaman kazanılmış olur.
· Daha az ama daha planlı ve daha verimli çalışma imkanı doğar.
· Daha çok öğrenip, daha az unutma olur.
· Çalıştıkça öğrenme, öğrendikçe de çalışma gözlenir. Bu da motivasyonu artırır.
Faruk ARDIÇ
Fem Dershaneleri Rehberlik Uzmanı