290x110_LYS-yorumlari

2013 LYS 3 Soru Yorumları

FEM dershaneleri Yayın Kurulu başkanları 2013 LYS 3-Türk Dili ve Coğrafya sınav sorularını sizler için yorumladılar

2013 LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ SORU YORUMLARI

Soru dağılımı önceki yıllardaki gibiydi, yalnız Cumhuriyet Dönemi’nden geçen seneye göre daha az soru geldi. Bu yıl YGS’de ilk kez denenen ikili soru tipinin LYS testinde de ÖSYM tarafından devam ettirildiği görüldü.
Dil ve anlatım testinden gelen 21 soru geçen yılın YGS ve LYS sorularından farklı değildi.
Edebiyat bölümündeki sorular, klasik edebiyat bilgilerinin yanında bu bilgilerin yorumlanmasını da içerecek nitelikteydi. Öğrencilerin edebiyatla ilgili kavram, sanatçı ve eserler dışında sahip olduğu edebiyat kültürünü de ölçecek nitelikteydi.
Dolayısıyla dil ve anlatım ile edebiyat sorularının okul müfredatına uygun olduğu, müfredat dışı sürpriz sorular bulunmadığı söylenebilir.

2013 LYS-2 Türk Dili ve Edebiyat Testi Konu Dağılımı 
Dil ve Anlatım
Sözcük Anlamı ve Söz Yorumu
Cümle Anlamı Kavramlar ve Cümle Yorumu 4 soru
Paragraf(Anlatım Tekniği, Yapı, Ana Düşünce) 11 soru
Dil Bilgisi (Karma Dilbilgisi, Ögeler, Tamlamalar) 5 soru
Yazım Kuralları -
Noktalama işaretleri 1 soru
Anlatım Bozukluğu -
Toplam 21 soru
Edebiyat Bilgileri -
Yazınsal Türler(Düzyazı, Şiir Bilgisi) 5 soru
Söz Sanatları 1 soru
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı -
İslamiyet Dönemi Türk Edebiyatı -
Halk Edebiyatı(Halk tiyatrosu) 2 soru
Divan Edebiyatı (Temsilcileri, Düz yazıları) 6 soru
Edebiyat Akımları 1 soru
Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı 3 soru
Serveti Fünun Edebiyatı 1 soru
Fecr-i Ati Edebiyatı 2 soru
Milli Edebiyat 7 soru
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı 7 soru
Toplam 35 soru

2013 LYS 3 COĞRAFYA-1 SORULARININ YORUMU

2013 LYS 3 Coğrafya-1 soruları müfredata uygundu.  10 soru YGS müfredatından geldi.  Sorular daha nüfus ve ekonomi ağırlıklıydı. Özellikle 10. ve 11. sınıf müfredatından sorular daha fazlaydı. 2012 LYS sorularına göre daha kolaydı. 2 tane seçici soru vardı. Güncel soru olarak küresel çevre sorunları ve yaygın olan doğal afetler soruldu. Bu yılki YGS, Coğ-2 de olduğu gibi uzun diyalog tarzı soru yine soruldu.  Grafik yorumlama ile ilgili 1 soru soruldu. Grafik renkli verildi. Coğ-2 sınavında sorulan konulardan da yine sorular vardı. Aynı konudan benzer sorular fazlaydı. Özellikle nüfus artışı ile ilgili 3 benzer soru, gelişmiş-geri kalmış ülkelerin özellikleri ile ilgili de 3 benzer soru vardı.

2013 LYS-2 Coğrafya Testi Konu Dağılımı 
Coğrafi Konum 2 soru   9.sınıf
İklim Bilgisi (sıcaklık-güneşlenme süresi) 1 soru   9.sınıf
İç Kuvvetler 1 soru   9.sınıf
Ortak Payda: Bölge 1 soru   9.sınıf
Türkiye’nin Yer şekilleri 1 soru   10.sınıf
Nüfus 2 soru   10.sınıf
Göçler 1 soru   10.sınıf
Gelişmiş-Geri Kalmış Ülkelerin Özellikleri 2 soru   10.sınıf
Doğal Afetler 1 soru   10.sınıf
Ulaşım Yolları 1 soru   10.sınıf
Nüfus Politikaları 1 soru   11.sınıf
Doğal Kaynak Kullanımı 2 soru   11.sınıf
Küresel Çevre Sorunları 2 soru   11.sınıf
Türkiye’de Arazi Kullanımı 1 soru   11.sınıf
Türkiye’nin Ekonomi Politikaları 1 soru   11.sınıf
Ekosistem ve Madde Döngüsü 2 soru   11.sınıf
Uygarlıkların Ortaya Çıkışı 2 soru   12.sınıf
Toplam 24 soru
odul_spot

FEM Dershanesi, birincileri otomobille ödüllendirdi

FEM Dershanesi, Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavı’nda (LYS) dereceye giren öğrencilerini ödüllendirdi. Türkiye genelinde birinci olan öğrencilere otomobil hediye edildi.

Odul1

Fırat Kültür Merkezi’nde (FKM) düzenlenen törende FEM Dershanesi, YGS ve LYS birincilerine ödül verdi. Türkiye genelinde birinci olan öğrencilere dershane tarafından otomobil hediye edildi. TM-1, TM-2 ve TM-3 alanında 500 tam puanla birinci olan Mustafa Miktat Yıldırım, DİL-1, DİL-2, DİL-3 alanında birinci olan Efe Yasin Akman, hem YGS birincisi hem de LYS’de DİL-2 ve DİL-3 birincisi olan Hümeyra Çolak, otomobillerine kavuştu. Türkiye ikincisi Furkan Savaş’a ve deneme sınavında birinci olanlara da çeyrek altın hediye edildi.

Türkiye birincisi öğrenciler, “Güzel bir duygu. Başarının ödüllendirilmesi de çok güzel. Hedef, yapabileceklerinin en iyisini yapabilmek. Yükseğe hedef koymalılar.” dedi.

Birinciler, öğrenci arkadaşlarına da şu tavsiyelerde bulundu: “Başarının sırrı çalışmak. Düzenli çalışsınlar. Olay çok çalışmakta değil, planlı çalışmakta. Hocalarını dinlesinler. Disiplinden taviz vermesinler.”

Odul2

odul_Erzurum_2

LYS Türkiye birincisine otomobil hediye edildi

Yenişehir AVM Kültür Merkezi’nde ödül töreni düzenlendi. LYS’de ilk kez Türkiye birinciliğini Erzurum’a kazandıranAhmet Koçak‘a FEM Dershanesi tarafından otomobil verildi.

Otomobilin anahtarını İl Milli Eğitim Müdürü Abdullah Bilge ile FEM Dershaneleri Yönetim Kurulu Üyesi Baki Çalık, Koçak’a teslim etti.

İl Milli Eğitim Müdürü Abdullah Bilge, Ahmet Koçak’ın elde ettiği Türkiye birinciliğinin Erzurum ve Doğu Anadolu Bölgesi için önemli olduğunu ifade etti.

Erzurum adına eğitim alanında kazandırdığı başarıdan buruk bir sevinç duyduğunu belirten Koçak, şunları ifade etti:

“Eğer böyle bir başarı sağlanırsa hem Erzurum eğitimde daha da tanınmış olacak hem de yeni arkadaşlarımızın zihnindeki bu korku kırılmış olacaktı. Bu başarıyı ferdi sebeplerden dolayı değil de Erzurum için istedim. Biz büyük ödüller ve araba için ders çalışmadık. Bana asıl mutluluk veren şey araba değil, asıl ümidim şu ki bundan sonra Erzurum, üniversite sınavlarında daha yükseklerde olsun ve arkadaşlarımızın kazandığı başarılar, açılmasına vesile olduğum yol dolayısıyla ismimin hatırlanmasına vesile olsun.”

 

trkybiricisiotomobil

 

odul_Erzurum_2

ktp_fuar_1

Kitap Fuarındayız

Fem Yayınları ve Fem Akademi Yayınları 32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarında sizler ile birlikte olacaktır.

TÜYAP tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile 2-10 Kasım 2013 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi – Büyükçekmece’de düzenlenecek olan 32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı; 690 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımı, 300 etkinlik ve yüzlerce imza ile kapılarını 2 Kasım 2013 Cumartesi günü kitapseverlere açıyor.

Fem Yayınlarını 6.Salon 301 nolu stantta Fem Akademi Yayınlarını 5.Salon 403 nolu statta bulabilirsiniz.

 

ktp_fuar_2

 

ktp_fuar_3

 

ktp_fuar_4

yusufkaplan

Okulları kapatın, dershaneleri değil!

Türkiye’de çarpık bir eğitim sistemi var. Bu çarpıklığın en önemli göstergelerinden biri dershane sistemi, hiç şüphesiz.Fakat Türkiye’nin eğitim sistemi,göründüğünden daha sorunlu, daha derin problemlerle maluldür.

ARŞİMET NOKTASI DA, MEDENİYET UFKU DA YOK

Eğitim faslında öncelikli olarak dikkat çekilmesi gereken yakıcı nokta şurası galiba: Türkiye’deki eğitim sistemi, dünyada ancak üçüncü sınıf ülkelerde gözlenebilecek ölçüde sömürgeci bir eğitim sistemidir.

Totaliter bir eğitim sistemidir, her şeyden önce. Daha ilkokuldan itibaren çocuklarımızı çağdışı Kemalist ideolojiyle endoktrine eden, çocuklarımızın beyinlerini yıkayan, körpe zihinlerini modern hurafelerle iğdiş eden anakronik ve arkaik bir eğitim sistemidir Türk eğitim sistemi.

Eğitim sistemimizin muhkem bir Arşimet noktası da, kanatlandırıcı bir kültürel ufku ve çapı da yok. Her bakımdan metamorfoz yemiş bir eğitim sistemi var karşımızda.

Türk eğitim sistemi, çocuklarımıza bir medeniyet ufku, bir tarih bilinci, bir eleştiri yeteneği kazandırmıyor. Aksine, çocuklarımızın medeniyet ufkuyla, tarih bilinciyle ve eleştirel yetilerle donanmasının önüne devâsâ duvarlar örüyor.

Dolayısıyla çocuklarımıza özgüven kazandıracak, kişilik kazandıracak, çap kazandıracak, ufuk kazandıracak yaratıcı ruhtan yoksundur eğitim sistemimiz.

Eğitim sistemimizin yaptığı tek şey, genç kuşakların zihinlerini tarumar etmek, özgüvenlerini yerle bir etmek, kültürel kimliklerini darmadağın etmektir.

Böyle bir eğitim sistemi, ancak sömürgecilerin pençesinde yüzyıllarca inleyen, kişilikleri, kültürleri, özgüvenleri yerle bir edilen ülkelerde görülebilir.

DERSHANELERİN HAYATÎ SOSYO KÜLTÜREL ROLÜ

İşte tam bu noktada bizatihî dershane sisteminin varlığı, en parlak eğitimcilerin dershaneleri tercih etmesi, Türkiye’de resmî eğitim sisteminin iflas ettiğinin, işlemediğinin en önemli göstergesidir.

Fakat cemaat’e bağlı dershanelerin Türkiye’deki eğitim sisteminin yerine getirmeyi başaramadığı çok hayatî bir sosyo-kültürel fonksiyonu gözdolduracak bir şekilde yerine getirdiğini görüyoruz: Her şeyi çözücü, bütün kültürel değerlerimizi yerle bir edici, neo-liberal postmodern kültürün bütün dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de kasıp kavurduğu bir zaman diliminde, dershaneler, bu çözücü, yıkıcı, kişiliksizleştirici postmodern kültürün önünde hiç de gözardı edilemeyecek bir bariyer işlevi görüyor.

Dershaneler, yığınla tartışılabilecek yönleri, sorunları ve açmazları olmasına rağmen Türkiye’deki sömürgeci eğitim sisteminin yapamadığı bir şeyi büyük bir başarıyla yapmayı başarıyor: Çocuklarımızı kelimenin tam anlamıyla ‘pislik’ten koruyor.

Minimum düzeyde de olsa, ekmek gibi, su gibi ihtiyaç hissettiğimiz ahlâkî niteliklerle donatıyor çocuklarımızı.

DERSHANELERİN İŞLEYİŞ MANTIĞI

Burada dershanelerin işleyiş mantığı çok önemli bir rol görüyor: Çocukları nedeniyle yolu FEM dershanelerinden geçen bütün anne babaların açıkça tanık oldukları gibi, bu dershanelerin yöneticileri, eğitimcileri, çocuklarla dershane dışında da, bizzat evlerine, ailelerine düzenli ziyaretler yaparak daha niteliksel / kalitatif bir şekilde ilgileniyorlar çocuklarla.

Sömürgeci Türk eğitim sisteminde yapılması bile hayal edilemeyecek kadar hayatî bir çalışmayı bu dershaneler hayata geçirmeyi başarıyorlar böylelikle.

Dahası, bu dershaneler, seküler toplum kesimleri tarafından da takdir edilen eğitim kurumlarıdır. Çünkü bu kurumlarda sadece üniversiteye hazırlanmıyor çocuklar; aynı zamanda hayata da hazırlanıyorlar: Minimum düzeyde de olsa ‘pisliğe bulaşmaktan’ kurtarılıyor,… devamını oku

 

Yusuf Kaplan | Yeni Şafak

okumasalonlari

Hayatları ‘Okuma Salonları’ ile değişti..

Erzurum’da okuma salonlarına giden ihtiyaç sahibi ailelerin çocukları, aldıkları ücretsiz eğitimlerle Bilkent Üniversitesi ya da fen liselerini kazandı.

Etüt merkezleri fakir ailelerin çocuklarının okumasında önemli rol oynuyor. Özel bir şirkette güvenlik görevlisi olarak çalışan Metin Kavaz, 2 çocuğunu oturduğumahalledeki okuma salonuna gönderdi.

Burada okul dışındaki saatlerde gönüllü öğretmenlerin yardımı ve ücretsiz dağıtılan eğitim materyaleri ile Anadolu liselerine hazırlanan Mustafa ve Merve Kavas, Anadolu imam hatif lisesi ile Hüseyin Avni Ulaş Fen Lisesi’ni kazandı.

Anne Fatma Kavas, üçüncü çocukları Rumeysa’yı da diğer 2 çocuğu gibi başarı olsunlar diye Sanayi Mahallesi’ndeki okuma salonuna gönderdi.

Çocuklarını okuma salonunda dini ve milli eğitim aldığını belirten Kavas, dershanelerin ve okuma salonlarının kapatılmasına karşı olduğunu dile getirdi.

Çocuklarına verilen ücretsiz eğitimden memnun olduğunu dile getiren anne Kavaz, “2 çocuğum bu okuma salonları sayesinde Anadolu ve fen lisesini kazandı.

Kızımı da göndermeye başladım. Buralarda çocuklarımıza ücretsiz kitap dağıtılıyor, gönüllü öğretmenler çocuklarımızla bir ağabey, bir abla gibi ilgileniyor. Dershanelerin ve okuma salonlarının kapatılmasını istemiyorum. Kapatılırsa çok üzülürüz.” dedi.

Rumeysa Kavas ise ağabey ve ablası gibi kendisinin de okuma salonunda eğitim açığını kapatarak Anadolu lisesine hazırlandığına işaret ederek:

“2 kardeşim Anadolu ve fen lisesini okuma salonları sayesinde kazandı. Ben de bu okuma salonları sayesinde Anadolu lisesini kazanmak istiyorum. Benim gibi binlercesi bu ücretsiz okuma salonları sayesinde geleceğe hazırlanıyor.” ifadelerini kullandı.

KARAYAZI’DAN BİLKENT’E

Erzurum’un sosyo- ekonomik olarak geri kalmış ilçelerinden Karayazı’da hayvancılıkla uğrayan Zafer Kanar, büyük kızı Güneş’i okutmak için Erzurum’a taşındı.

Gecekondu semtinde kirada oturmaya başlayan Kanar kızı Güneş’i mahallelerindeki okuma salonuna gönderdi.

Ücretsiz olarak okuma salonunda ders çalışan Kanar, burslu olarak Erzurum Bilkent Lisesi’ni kazandı. Kanar lisenin ardından Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni kazandı.

Baba Zafer Kanar, Karayazı tarihinde okuma salonları sayesinde ilk kez kızının Bilkent’i kazandığını söyledi.

Okuma salonlarına diğer eğitim çağındaki çocuklarını da göndermeye başladığını belirten Kanar,”Kızım Bilkent’i okuma salonları sayesinde kazandı. Bu salonların ve dershanelerin kapatılmasını istemiyorum.” şeklinde konuştu.

 

cihan

Anadolu insanı dershaneler sayesinde belli yerlere geldi

Batman’da yaptıkları ortak açıklama ile dershanelerin kapatılmasına tepki gösteren dernekler, Anadolu insanının dershaneler sayesinde belli yerlere geldiğine dikkat çekti. 1990’lı yıllarda Batman’da görev yapan doktor, avukat, öğretmen ve mühendislerin içindeki Batmanlıların oranı yüzde 5 civarında iken, bugün bu oranın yüzde 70’lere ulaştığı belirtildi.

Batman’da eğitim alanında faaliyet yürüten 26 dernek, yaptıkları ortak açıklama ile dershanelerin kapatılma kararına tepki gösterdi. Anafen Çok Amaçlı Salonu’nda yapılan açıklamaya dernek yönetici ve üyeleri katıldı. Dernekler adına açıklamayı okuyan Fem Dershanesi Müdürü Harun Yokuş, son otuz yıldır bu topraklarda kanayan bir yara haline gelen kardeş kavgalarının son bulması ümitlerinin yeşerdiği şu günlerde, dershanelerin kapatılmasının gündeme gelmesinin kaygı verici olduğunu ifade etti.

Dershaneler sayesinde Anadolu insanının da belli yerlere gelmelerinin mümkün olabildiğini belirten Yokuş, “1990’lı yıllarda Batmanımızda görev yapan doktor, avukat, öğretmen ve mühendislerin içindeki Batmanlı olanların oranı yüzde 5 civarında iken, bugün bu oran yüzde 70’lere ulaşmıştır. 1989 yılında Batman ve çevre ilçelerden toplam 7 öğrenci üniversiteyi kazanmışken, 1990 yılında açılan ilk dershane sayesinde 66 öğrenci üniversiteyi kazanmıştır. Şu anda bölgemizdeki eğitim sıkıntısının bu kadar bariz olduğu bir dönemde bile bölgemizden üniversite kazanan öğrenci sayısı belli bir seviyeye gelmiştir.” dedi.

Bugün dünyanın imrenerek baktığı ve kalkınmışlıkta en öndeki üç ülkenin dershane sayılarını paylaşan Yokuş, Amerika Birleşik Devletleri’nde 59 bin, Japonya’da 95 bin, Almanya’da 63 bin dershane bulunduğunu belirtti. Tasarının yasallaşması halinde dünyada dershane yasaklayan tek ülke konumuna düşüleceğini belirten Yokuş, açıklamada şu konulara dikkat çekti: “Eğitimde fırsat eşitliği sağlamıyor deniyor. Halbuki tam tersine dershaneler fırsat eşitliği sağlıyor. Özel okula gidemeyen öğrenciler makul bir ücretle dershaneye giderek aradaki farkı kapatıyor. Özel okula dönüşerek varlığını devam ettirsin deniyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı araştırmaya göre 3 binden fazla dershaneden sadece 263’ünün dönüşüme hazır olduğu ortaya çıktı. Özel okula dönüşene teşvik verilecek deniyor. Halihazırdaki özel okulların yüzde 40’ı boş. Devlet, özel okulları önemsiyorsa neden desteklemiyor. Bu kurumlarda çalışan öğretmenler kamuya alınacak deniliyor. Şu anda atama bekleyen öğretmen adayı sayısı 250 binden fazla. Bu durumda dershanelerden gelecek 50 binden fazla öğretmeni işe almak nasıl mümkün olacak. Bu durum, atama bekleyen öğretmenlere haksızlık olmayacak mı?”

Bu yıl Batman dershanelerinden 3 bin 35 tanesi 4 yıllık olmak üzere, toplamda 6 bin 921 öğrencinin üniversiteye yerleştirildiğini belirten Yokuş, ayrıca Okuma Yazma ve Çevrecilik Derneği’nin açtığı okuma salonlarıyla maddi imkânları kısıtlı 3 bin öğrenciye ücretsiz kurslar verdiğini hatırlattı. Yokuş, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu fakir öğrencileri de mağdur edecek düzenlemeden vazgeçmesini istedi.

Bu tasarının, bölgede eğitim yönünden ciddi sıkıntılara sebep olacağına vurgu yapan Yokuş, “Herhangi bir kursa gidemeyen çocukların vakitlerini sokaklarda geçireceklerinden endişe ediyoruz. Batman’da faal 26 sivil toplum kuruluşu olarak onulmaz yaralara sebebiyet verilmeden sağduyulu adım atılarak bu tasarının geri çekilmesini talep ediyoruz.” diye konuştu.

Merve Akbaş | Cihan Haber

femVeliler

Veliler: Merdivenaltı ve kalitesiz yerler ortaya çıkar

Öğrenci velileri, dersanelerin kapatılması durumunda merdivenaltı işletmelerin ve kalitesiz yerlerin ortaya çıkacağını ifade ederek, bu durumda çocuklarının destek almasını sağlayacak farklı yöntemlere başvuracaklarını açıkladılar. Okullardaki eğitim yetersiz olduğu için çocuklarını dersaneye gönderdiklerini kaydeden veliler, “Faydasını gördüğü için insanlar gerektiğinde yediğinden kısıp oraya gönderiyor. Faydasını görmese göndermezler.” dedi. Veliler çocuklarının da bu tartışmalardan olumsuz etkilendiğini söyledi.

Anafen Dersanesi, öğrenci velilerine değişen eğitim sistemi ve velilerin çocuklarının başarısı için nasıl davranmaları gerektiği konusunda seminer düzenledi. Psikologların verdiği seminerde konuşmacılar velilerin sorularını da cevapladı. Seminere katılan veliler dersanelerin kapatılmasıyla ilgili tepkilerini dile getirdi. ‘Çocuğunuzu neden dersaneye gönderiyorsunuz, dersaneler kapatılırsa çocuğunuzun okulda aldığı eğitim yeterli olur mu, çocuğunuzun destek alması için başka şeyler yapar mısınız’ soruları sorulan velilerin cevapları aynı oldu. Veliler, okullardaki eğitim yetersiz kaldığı için çocuklarını dersaneye gönderdiklerini belirtti. Bu eksiklikler giderilmeden dersanelerin kapatılmasının sorunu çözmeyeceğine işaret eden veliler, kapatılması durumunda mutlaka başka arayışlara gireceklerini vurguladı. Çocuğu özel okullarda okuyan veliler de çocuklarının dersaneye ihtiyaç duyduğunu söyledi.

Devletin bu boşluğu dolduracak kurumlar oluşturması gerektiğini ifade eden öğrenci velilerinden Fatih Aydın, “Devlet okullarında yeteri kadar tatmin olmadığımız için buna ihtiyaç duyuyoruz. Devlet bu boşluğu doldurabilecekse kapatmasında bir sıkıntı yok bizim açımızdan. Ama dolduramayacağı aşikar şu durumda. Ülkede 120 bin öğretmen açığı var. Buradan açıkta kalacak öğretmenler de olacak. Sadece bizim çocuğumuz değil mevzu.” diye konuştu. Dersanelerin kapatılması durumunda birebir özel ders araştırmasını yapmak zorunda kalacağını söyleyen Aydın, “Bu yarışta çocuğumuzu geri bırakamayız. Elimizden geleni yapacağız.” ifadelerini kullandı.

Dersanelerin kapatılacak olmasını anlayamadığını dile getiren Fatih Cömert, bir baba olarak bunu çocuğuna da izah edemediğni belirtti. Yurtdışında da bulunduğunu anlatan Cömert, “Hiçbirinde eğitime bu denli bir darbe mi diyelim, farklı bakış mı diyelim böyle bir şey yok. Böyle bir eğitim varsa bu ülkede herkesin destek vermesi gerekirken kapatılmak isteniyor. Anlam vermek imkansız. Benim çocuğum imam hatipe gidiyor. Dersaneye gitmese üniversite imtihanlarında başarılı olması zor.” dedi.

Okuldaki eğitimin kesinlikle yeterli olmadığını kaydeden Cömert, “Çocuğun başarılı olması için iyi bir rehberlik hizmeti alması gerekir. Okullar başlayalı birkaç ay oldu çocuğun rehber öğretmeni üç kere değişti. Rehber öğretmeni olmayan öğrenci okulda derslere konsantre olamaz. Benim çocuğum devlet okuluna gidip dersaneye gitmediği zaman özel okullar ile devlet okulları arasında bir açık var bu iyice açılacak. Zaten eğitim sisteminde devamlı imtihan var. Dersanesiz başarılı olması imkansız. Özel okula gönderemeyeceğimiz için dersaneye gönderiyoruz.” diye konuştu.

Eşiyle ‘dersane kapatılırsa çocuğumuzu nereye göndereceğiz’ diye düşündüklerini söyleyen Cömert, “Özel ders alma imkanımız olmayacak belki. Kız çocuğuysa kimden, kiminle ders alacak farklı bir sorun da ortaya çıkacak. Dersanede ise devletin kontrol ettiği rahat bir ortamda ders alıyor. Özel ders için bütçemizi zorluyacağız ama şu an gözükmüyor. Özel ders almak zorunda bırakılıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Dersanelerin kapatılmasını olumsuz bulduğunu kaydeden Bahattin Taşdemir, “Çocuğumuzu dersaneye göndermemizdeki amaç devlet okullarındaki eksikliği tamamlayarak çocuğun iyi bir liseye yerleşmesi. Okulda aldığı eğitimin yeterli olmadığını gördüğümüz için dersaneye gönderiyoruz. Para ve zaman harcıyoruz, faydalı olduğunu hissetmesek göndermeyiz. Eğer dersane kapatılırsa özel derse başvuracağım. Bir arayışa geçeceğim. Dersaneyi bir çare olarak görüyoruz. Keşke okulda bunun eksikliği giderilse. Yakın dönemde okulda bu eksikliğin giderilebileceğini görmüyorum. Yakın dönemde dersanelerin kapatılması birden böyle keskin bir şekilde olmasına olumsuz bakıyoruz. Bu karar nasıl veriliyor bilmiyorum ama benim mantığım almıyor.” dedi.

Dersane kapatılacaksa mantıklı bir gerekçesi olması gerektiğini belirten Taşdemir, “Bunun için hangi hazırlıklar yapıldı. Bir hazırlık yapıldığını görmedik. Dersanelere ihtiyaç olmadığını insanlar görürse bu yapılabilir. Çocuğumuzu dersaneye gönderme hevesinde değiliz. Para veriyoruz, zaman harcıyoruz. Neden oraya gönderiyoruz? Bir beklenti var. Benim çocuğum dersaneye gitmese başarısının daha düşük olacağını görüyorum. Dersanenin ona kattığı çok şey olduğunu görüyorum.” diye konuştu.

Çocuğunun özel okula gittiğini belirten Figen İnalöz, eksiklerini gidermesi amacıyla dersaneye de gönderdiğini ifade etti. İnalöz, “İstediğimiz verimi alamadığımız hususlar var. Motivasyonu anlamında eksikliklerimiz var. Sınav heyecanını, sınavla ilgili kendini daha iyi hissedebilmesi adına böyle bir desteğe ihtiyaç duyduk. Ben özel okul velisi olarak çocuğumu dersaneye yönlendirmişsem bir sorun var demektir. Aşağıdaki söküğü dikmeden üstündeki yamayı kaldırmanın kimseye faydası olmayacaktır. ” dedi. Dersaneler kapatılırsa çocuğunun mutlaka destek almasını sağlamak durumunda olduğunu belirten İnalöz, “Mutlaka bir yol bulmak durumundayım. Kendim destek vermeye çalışacağım, başka kaynaklardan, özel derslerden mutlaka ders alması gerekecek.” şeklinde konuştu.

Çocuğunu iki senedir dersaneye gönderdiğini ifade eden Özlem Seymen, tamamen eğitimdeki boşluğu doldurma adına gönderdiğni anlattı. Çocuğunun 7 sene devlet okulunda okuduğunu şu an özel okula devam ettiğini belirten Seymen, “Başarılı bir öğrenci ama eksiklikleri var. Olması gereken noktada değildi. Bir tık iki tık altındaydı. Ben çocuğumdaki kapasiteyi biliyordum. Bu da dışardan destekle olabiliyordu. Dersaneye yazdırdık. Karşılığını aldınız mı derseniz, bir tık, iki tık, üç tık üste çıktı. Bariz bir şekilde ortaya çıktı. Hem kendine güveni de arttı. Keşke okullarda herşey olması gerektiği gibi olsaydı, öğretmenlerimiz ellerinden geleni yapıyor ama sistemin yetmediği yerler var. Bu yerlerde de dersanelerle bu açıkları kapatmak durumundayız.” diye konuştu.

Herkesin bir yerlerden kestiği bütçeyi ayırıp çocuğunu dersaneye gönderdiğini dile getiren Seymen, “Faydasını gördüğü için insanlar gerektiğinde yediğinden kısıp oraya gönderiyor. Faydasını görmese göndermezler. Keşke sınav sistemi kalksa, biz de evlatlarımızı dersaneye gönderme zorunda kalmayız.” dedi. Okulda aldığı eğitime yeterli diyemeyeceğini vurgulayan Seymen, “ Ben de dersaneye giderek üniversite kazanmış biriyim. Her zaman faydasını gördüm. O zamanlarda da konuşuluyordu. Ben de anne oldum hala konuşuluyor. Keşke bu sistem bu şekilde olmasaydı da dersaneye göndermek zorunda olmasaydık. Kapatılırsa da anne baba olarak özel ders aldırmak için öğretmenlerin peşinde koşacağız. Bu da başka bir rantın oluşmasına sebep olacak. Dersane halihazırda bizim için bir nimet gibi gözüküyor. Öğretmen peşinde koşalım, özel ders aldıralım, merdivenaltı işletmeler ortaya çıkacak, kalitesiz yerler ortaya çıkacak.” ifadelerini kullandı.

Bu tartışmalar nedeniyle çocukların da stres yaşadığına işaret eden Seymen, “Çocuklar ‘biz nasıl hukuk, tıp kazanacağız, nasıl anadolu lisesine gideceğiz’ diyor. Çünkü okulların yetersiz olduğunu çoğu öğrenci biliyor. ‘Biz dersanesiz ne yapacağız?’ endişesine girdiler. Bence bu, sistemin çok daha farklı işleyip yararlı çözümler üretilerek daha sonrasında karar verilebilecek bir konu. Çocuğum şu an 8. sınıfta 7. sınıfta dersanelerin kapatılacağı söylentisini duyunca eve geldiğinde ‘anne dersaneler kapatılacakmış ben seneye anadolu lisesini nasıl kazanacağım’ dedi. Çünkü çocuk da içinde bulunduğu sistemin yetersizliğini biliyor. Ben kapatılmasına karşıyım, Türkiye’nin hazır olmadığını düşünüyorum. Öğrencilerin destekleri alınıyor, yalnız bırakılıyor, kaderlerine terk ediliyorlar, böyle yapılmamalı.” uyarısında bulundu.

alevidedesi

Alevi Dedesi Şen: Dershaneler eğitim açığını kapatıyor

Güvenç Aptal Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Sakarlı Şubesi yönetim kurulu üyesi ve Sakarlı Beldesi Cemevi Dedesi Nazım Şen, dershanelerin kapatılmasının yanlış olacağına vurgu yaparak dershaneler eğitimdeki açıkları telafi ettiğini vurguladı.

Samsun’un Terme ilçesi Sakarlı beldesinde bulunan kanaat önderi ve Alevi dedesi Nazım Şen, medyada yer alan dershanelerin kapatılmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulanarak, dershanelerin Türkiye deki eğitim açığını giderdiğini belirterek kapatılması değil desteklenmesi gerektiğini savundu.

Türkiye de sınav sistemi var oldukça dershane ve ek ders ihtiyacının kaçınılmaz olduğunu belirten Şen, “Dershaneler sayesinde öğrencilerimiz sınavlara daha rahat hazırlanmakta ve eksik derslerini gidermekte. Toplumumuzun her kesiminden insanın çocuğu dershaneye gitmekte, bu bir ihtiyaçtan dolayı doğan bir meseledir. Aksi takdirde kimse parasını başkasına boştan yere vermek istemez, dershaneyi kaldırmak yerine okullardaki eğitim seviyesi yükseltilmelidir. Okullardaki seviye yükseltilince dershaneye kimse çocuğunu göndermez. Dershanelerde kendiliğinden kapanır” dedi.

Toplumun kabullendiği bir şeyi birden ortadan kaldıracağım demenin de yanlış olacağını belirten Şen, “Dershane meselesinin artısıyla eksisiyle tartışılması gerekir ve detayına kadar araştırılmalıdır. Karadeniz insanı orta sınıf bütçeli insanlardan oluşturmaktadır. Kimse çocuğuna saati 100 – 200 lira verip özel ders aldıracak ekonomiye sahip değil.Bunun için bu konular da halkın talepleri ve istekleri gözardı edilmemelidir.” şeklinde konuştu.

Toplumda sınıf farkını ortaya çıkaracak uygulamalara kesinlikle karşı olduklarını belirten Şen, “Dershaneler kapatılırsa, eskiden olduğu gibi parası olanın çocuğu okur, fakir insanlar ise okutamaz. Bu tür yanlış adımlar toplumda sınıf farklılıkları oluşturur. Biz buna karşıyız. Yetişen neslimizin topluma daha faydalı bir nesil olması için başka sosyal projeler yapılmalıdır. Yapılan araştırma ve anketlerde okullardaki çocukların kullandığı zararlı maddelere bağımlılık yaşı 10 yaşına kadar düştü. Bizim bunlarla uğraşmamız mücadele etmemiz lazım.” şeklinde konuştu.