fem

Ders Çalışmanın Tam Zamanı

Ne yapacağınızı bilmiyorsanız bir şey yapma gayreti içinde olamazsınız. Yapacaklarınız belli değilse içinizde bir şey yapma isteği de olmaz. Belirsizlik, belirsizliği doğurur, bu ortamda da çalışma gerçekleşmez.

Bu nedenle önünüzde yapacaklarınızın belirli olduğu uygulanabilir bir plân olsun. Nereden başlayacağınız, ne kadar çalışacağınız, hangi dersi çalışacağınız, hangi kaynaktan yararlanacağınız, kaç soru çözeceğiniz önceden belli olursa tekrar yaparken bir belirsizlik yaşamazsınız. Çalışma plânınız belli olursa, çalışma motivasyonu da oluşacaktır. Motivasyonun oluşmasındaki diğer süreç, sürekliliktir. Plan ne kadar mükemmel olursa olsun uygulanmadığında bir sonuca ulaşılamayacaktır.

Tekrar Programının planlanması için;

  • Günün hangi saatlerinde ve kaç saat çalışabileceğinizi belirleyin.
  • Çalışmak için belirlediğiniz saatler, yorgun olmayacağınız ve çalışma dışında her şeye “hayır” diyebileceğiniz saatler olmasına özen gösterin
  • Hangi dersin hangi konusuna, hangi kaynaklarcıdan çalışacağınızı belirleyin.
  • Çalışmak için belirlediğiniz saatte çalışma odanızda ve masanızda bulunun.
  • Çalışma isteğiniz yoksa bile lütfen masadan kalkmayın.

Yanlış Çalışma Alışkanlıklarına Düşmeyin

Ders çalışırken konsantrasyona dikkat. Ders çalışmaya başlamadan önce tüm fiziksel ihtiyaçlarınızı gidermeli ve ders çalışırken kesinlikle bir şeyler atıştırmamalısınız. Çünkü insan bir şeyler yerken yaptığı işte ki konsantrasyonunu yitirir. Yemek yeme ve çalışma etkinliklerinizi dikkatli planlamalısınız.

Çalışma masası dışında değişik yerlerde çalışma alışkanlığı konsantrasyonunuzu olumsuz etkileyebilir. Derse daha çabuk alışabilmek için aynı zaman ve aynı mekânda ders çalışmak tercih edilmelidir.

 Dağınık oda, dağınık zihniyet demektir. Bazı durumlarda dağınıklık, insanın kendisini rahatsızlık hissi oluşturabilir. Dikkati toplama ve derse yoğunlaşabilme adına gereksiz zaman harcanabilir. En iyi ders çalışma ortamı, dikkatinizi dağıtacak fazla obje olmayan ve sade bir oda olmasıdır. Bu durumda ilginiz sadece çalıştığınız konuya yönelecektir.

Vaktinizi TV izleyerek ya da müzik dinleyerek geçirmeyin. İki ayrı işi birlikte yapınca ilgi bölünür. Bu da kalite kaybına neden olur. Kulakta walkman ya da TV veya internet karşısında ders çalışmaya konsantre olmak mümkün değildir. Ders çalışma etkinliği profesyonel davranmayı gerektirir.
 Yatarak, uzanarak çalışmaktan uzak durun. Yatarak, uzanarak çalışmak gevşemenize neden olacaktır. Çalışma etkinlikleri çalışma masasında yapılırsa başarılı olunur. Yatağı sadece uyumak için kullanmanız gerekir.

Ders çalışma programınızı ertelemelin. Arkadaşlarınızla olan ilişkileriniz zaman çalışma programınıza uymanızı aksatabilir. Arkadaşlarınızla buluşmalarınız veya telefon görüşmeleriniz için günlük programınızda belirli bir zaman ayırmanız ders çalışma programınızı engellemeyecektir.

Grup çalışmasını deneyin. Sosyal uyum ve grup baskısı eğer doğru arkadaşlar seçilmişse çalışmaya başlamayı kolaylaştırır. Bir hedef doğrultusunda çalışan kişilerin yanında olmak kişide bir çalışma isteği doğurabilir.

fem

Sınavlara Hazırlık Sürecinde Psikolojinin Verilerinden Yararlanmak

Sınavlara hazırlanan adaylarda bazı ortak sorunlar var. Bu sorunları bir kısmı gerçekçi bir kısmı ise gerçek dışı düşüncelere dayanmaktadır.

Örneğin; matematik konularını anlamıyorum, fizik problemlerini çözemiyorum, tarih dersi çok sıkıcı geliyor, öğrendiklerimi çok çabuk unutuyorum, sınavda kaygımı kontrol edemiyorum türü sorunlar hazırlık sürecinde öğrenciler için ortak sorunlardır.

Bu tür sorunlar psikolojinin öğrenmeye yönelik verileriyle daha rahat çözülebilir.

Öğrenmeyle ilgili psikolojik veriler ve bunlardan istifade etmenin yolları;

  • Öğrenme etkinliğinden sonra zihni uyarıcılara kapalı tutulması unutmayı azaltır.

Psikolojinin Bilgi-İşleme Kuramına göre unutma ve hatırlama ile yapılan araştırmalara göre ’’öğrenme etkinliğinden sonra zihnin uyarıcılara kapalı tutulması unutmayı yavaşlatır’’ ilkesi öğrenmeyle ilgili önemli ipuçlarındandır. Bu ilkeye yönelik olarak, öğrenme etkinliğinden sonra zihinsel etkinliklerin gerektiren faaliyetlerin yapılmaması ve duyu organlarının uyaranlardan yalıtılması unutmayı en aza indirecektir. Bu göre herhangi bir dersi anlamada güçlük çekiyorsanız o dersle ilgili yatmadan önce yazılı olarak notların alınması veya konuyla ilgili 20-25 sorunun çözümünü yazılı olarak kaydedilmesidir. Ardından da herhangi bir farklı bir zihinsel etkinlik yapmadan hemen yatılmasıdır. Sabahleyin ise sadece 10 dakika yatmadan önce yazmış olduğunuz dersi çalışmak veya soru çözümlerini tekrar etmektir. Bu uygulamaya 2-3 hafta devam edilmelidir. Bu yöntemle belli bir zamandan sonra çok zor öğrenilen konuları çok kolay öğrenebilecek, hatırlanması gereken konuları çok rahat hatırlanabilecektir.

  • Belleğin yapısından istifade etmek

İnsanlarda 2 tür bellek var. Bunlar, uzun süreli ve kısa süreli belleklerdir. İlk öğrenilen bilgiler, kısa süreli bellekte depolanır. Kısa süreli belleğin kapasitesi sınırlıdır ve dış etkilerden çabuk duyarlıdır. Öğrenilenlerin kalıcı olması için öğrenilen bilgilerin mutlaka uzun süreli belleğe aktarılması gerekir. YGS ve LYS hazırlık sürecinde okulda ve derste öğrenilen bilgilerin hemen tekrar yapılarak bilgilerin uzun süreli belleğe kaydedilmesidir. Şunu da unutmamak gerekir ki, öğrenilemeden sonra yapılan tekrar ile bilgiler  % 90 kalıcı hale gelmektedir. Tekrar ne kadar ötelenirse hatırlama da o kadar zorlaşmaktadır.

  • Bütün – parça – bütün ilişkisi kurmak

Özellikle sözel nitelikteki derslerin öğrenilmesinde uyulması gereken stratejik çalışma, bütün-parça ilişkisinin kurulmasıdır. Yapılması gereken ise şudur. Önce çalışacağınız herhangi bir sözel dersin bütün olarak ele alınması, sonra parça olarak konuya yaklaşılması, daha sonra da genel olarak tekrarların yapılmasıdır. Ders çalışırken de kavram haritalarının oluşturulması, grafik ve şekillerden istifade edilmesi kavramlar arasında örüntü oluşturacağından dolayı bilgilerin öğrenilmesini kolaylaştıracaktır.

Bu bilgi sözel nitelikte ve uzun konular için çok olumlu sonuç vermektedir.

  • Stresin olumlu özelliğinde yararlanmak

Stres kişiyi ayakta tutan bir tür gerilimdir. Sınavlara hazırlanan adayların % 70 stres yaşamaktadır. Stresin önemli bir özelliğinin öğrenme sürecinde itici bir güç olması, bizim için enerji üreten bir santral işlevi görmektedir. O halde stresten yararlanmak gerekir. Çünkü başarılı olmak için ona ihtiyacımız var. Bu durumda önemli olan stresin kontrol altına alınmasıdır. Bireylerde stresin oluşmasında en önemli neden, belirsizliktir. Sınavlara hazırlanırken adayların nasıl, nerede, ne zaman çalışacağını bilememesi, ne ile karşılaşacağını kestirememesi stresi oluşturmaktadır. Belirsizliklerin giderilmesi, hedeflerin ve beklentilerin açık ve net olması stresi azaltacaktır.

Psikolojinin verilerini kullanarak sınavlara daha bilinçli hazırlanmak elimizdedir.

fem

Kaygının Olumlu Yönünden Yararlanın

Sınavlara hazırlık döneminde öğrencilerin çoğunda zihnini kurcalayan, moralini bozan ve çalışmalarını aksatan sınav kaygısı gözlenir.

“Bu sınav sonunda her şey kötü olacak.”, “Bu sınavda başarılı olamayacağım”, “Sınıftaki herkes benden daha zeki.”, “Sınav sırasında bildiğim her şeyi unutabilirim.”,“Kendimi yetersiz ve eksik görüyorum.” ,“Kazanamazsam arkadaşlarım, ailem, akrabalarım, öğretmenlerim hakkımda ne düşünür?”, “Zaman hızla geçiyor”,  gibi düşünceler sınav kaygının belirtilerindendir. Kaygıya neden olan düşüncelerin bir kısmı rasyonel, bir kısmı ise rasyonel dışıdır.

Eğer sınavlara hazırlanan öğrenci, sınavlar yaklaştıkça heyecanı artıyor; kendini kötü hissediyor, tüm bildiklerinizi unuttuğunuzu hissediyor ve kendinizde bazı fiziksel değişim oluyorsa “sınav kaygısı” duyuyor demektir.

Kaygılı öğrenci nasıl fark edilir?

Kaygılı öğrenci sınavdan sonra, kendini serbest bir ortamda ve rahatlamış olduğunu hisseder. Sınav sırasında tedirgin ve kendini güvensizdir. Kurallara uymaya özen gösterir. Eleştirilmeye hazırlıksızdır, etrafınca beğenilmek ister. Kaygılandığı konularda çok heyecanlanır. Kaygı yaşayan öğrenciler, ailelerine bağımlıdır, onların devamlı kendilerine destek olmaları ve her zaman yanlarında olmalarını beklerler. Uykuları düzensizdir. Nedenini bilmediği korkular çeker. Soluğu yetmiyormuş gibi sık sık soluk alıp verir, terler. Okul korkusu bu öğrencilerde daha çabuk gelişir. Kısacası kaygılı öğrenci sürekli tedirgin olup, duygusal tepkileri abartılıdır.

Sınav kaygısının nedenleri

Sınav kaygısı özellikle son yıllarda psikoloji alanında daha fazla ilgi görmektedir. Yüksek düzeyde akademik başarı beklentisi öğrenciler üzerinde ilkokuldan itibaren yoğun bir baskı oluşturmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre sınav kaygısının her beş öğrenciden birini olumsuz derecede etkilediği bulunmuştur. Bu çok yüksek bir orandır. sınav kaygının pek çok nedeni olabilir. Öğrencinin kendine güvenmemesi, karamsarlık, ailenin yanlış tutumları, daha önce yaşanmış başarısızlıkların tekrarlanabileceği endişesi, imkânsızlıklar, mükemmeliyetçi yaklaşım, kötü çalışma alışkanlıkları, hedeflerdeki belirsizlik, çalışma metotlarını bilmemek, güvensizlik, danışılacak kişilerin olmaması, arkadaş çevresinin olumsuz telkinleri, öğrencinin önünde başarılı bir örnek olmaması, aile ve çevrenin bilinçsizliği, sayılabilir. Önemli olan kaygı yaşayan öğrencinin bu kaygısının nedeninin ne olduğunun tespit edilmesidir.

Kaygının olası sonuçları

Kaygılanan öğrencinin zihni devamlı olumsuz düşüncelerle meşguldür. Bu tür düşünceler öğrencinin kendine olan güvenini sarsar, çalışmalarını verimsiz kılar. Öğrenilen bilgiler transfer edilemez, okuduğunu anlama ve düşüncelerini organize etmede zorluk yaşar, dikkatte bir daralma ve azalma olur, dikkat sınavın içeriğine değil sınavın kendisine ve bağlı olarak yaşananlara odaklar, zihinsel beceriler zayıflar, bu durum ise, bilgilerin hatırlanmasını engeller. Sonuçta tüm bunların olumsuz etkisi olarak öğrencinin akademik başarısı da düşme gözlenir.

Sınav kaygısı belli düzeydeyse faydalıdır.

Kaygının belirli düzeyde tutulması öğrenciyi dinamik hale getireceğinden dolayı faydalıdır. Bu durumda öğrenci, tüm algıları açık, öğrendiklerini almaya hazır durumda olacaktır. Fakat kaygı derecesini yükselmesi ise beyinsel kilitlenmeye neden olacağından dolayı öğrenme olayına ket vuracaktır. Bundan dolayı, aşırı sınav kaygısı başarısızlığa neden olacaktır.

Sınav kaygısını azaltan faktörler

Olumsuz sınav kaygısını azaltmanın en etkili yolları öncelikle sınavlara en iyi şekilde, bir plan ve program dâhilinde hazırlanmaktır. Çalışmaları asla ertelememek, zamanı akıllı kullanmak, beklentiyi gerçekçi tutmak, başarılı olacağına inanmak kaygıyı azaltan diğer faktörlerdendir.

Kaygının belli düzeyde tutmak için,

  • Belirlenen hedefler gerçekçi olmalıdır. Gerçekçi olunmazsa hedefe yönelik yetersiz çalışmalar güvenini kıracak, bireyin kendini başarısız hissetmesine yol açacaktır.
  • Sonuca değil, sürece odaklanılmalıdır.
  • Rasyonel olamayan düşüncelerden kurtulmalıdır. Aklına gelen düşüncelere değil, yaptıklarına değer vermelidir. Gerçekçi, uygulanabilir bir plânla yapılan çalışmalar, bireyin olumsuz düşüncelerini gidermesi bakımından etkili olacaktır.
  • Başkaları adına düşünmemelidir. “Ne derler, ne düşünürler hakkımda?” gibi düşüncelere kapılmamalı, kendi yaptıklarına ve yapması gerekenlere bakmalıdır.
  • Birey düşüncelerini mantıksal hale getirmelidir. Birey, kararlı bir şekilde plânlı çalışması sonucunda:“Kazanmam için elimden geldiğince yapıyorum. Bana düşen budur. Bundan sonrası bana ait değil.” şeklindeki bir düşünceyi benimsemesi bireyi vicdanen rahatlatacak, söz konusu kaygıyı da azaltır.
  • Olaylar abartılmamalı, her şeyi kendi konumunda ve değerinde kabul edilmelidir.
  • Sınavı kazananlarla konuşulmalı, bu doğrultuda yapılan röportajlar okunmalı, neler yapılması gerektiğini öğrenilmelidir.
  • Sınava hazırlanan birey başkalarıyla kıyaslanmamalıdır.

Hepsinden önemlisi de sınavın her şey olmadığı, hele zekâ durumunun asla sınavla ölçülemeyeceği, sınavı kazanmak kadar kaybetmenin de normal olduğunun bilincinde olunmalıdır.

fem

Y-TS 1 Y-TS 2 Türkiye Birincisi Ferhat Ercümen ile Görüşme

 

Ferhat Ercümen, geçen dönem Şirinevler Fem öğrencisiydi. Ortaöğretimi Sosyal Bilimler Lisesinde bitirdi.  Türkçe- Sosyal Yerleştirme Puanında Türkiye 1. oldu. Şimdi ise Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuyor. Sizler için Ferhat’la görüşmemiz oldu. Görüşmeden Ferhat’a  “kendine uygun bir yerde olup olamadığı, dershanenin, sınav başarınızı etkilerini, bölümde de Türkiye derecesi yapmış arkadaşlarınızla etkileşim sürecini,  sınav sonuçlarını nasıl analiz ettiğini, yeni hedefleri nasıl belirlediği ve sınav stratejilerine” yönelik sorularımız oldu. Ferhat tüm sorularımıza içtenlikle cevap verdi. Buradan öncelikle kendilerine teşekkür ediyoruz.

Özellikle bu görüşmenin üniversite sürecinde yüksek hedefleri olan öğrencilerin yararlanacağını umuyorum.

İşte görüşmemizden satır başlıkları, 

  • Önceden beri hayalini kurduğum Galatasaray Üniversitesi, Hukuk bölümünü kazandığım için çok mutluyum… Evet, sosyal anlamda tam manasıyla tatmin oldum ve bunda dershanemin bana sağladığı imkânların ve rehberlik hocamın emeklerini inkâr edemem.
  • Üniversitede kendim gibi Türkiye’de derece yapmış birçok arkadaşım var onlarla beraber okumak bence bir ayrıcalık.
  • Bunları elde edebilmek için sistemli bir çalışma gerekli tabi ki. Deneme sonuçlarını iyi analiz edip eksikleri tespit edip kapatmak gerekli… Her denemeden sonra bir analiz yapmak ve eksik olan konuları tekrar gözden geçirmek gerekli.
  • Hata yapılan sorular mutlak suretle hocalara sorulmalı ve iyice anlaşılalı. Hatta yanlış yapılan ya da çözülemeyen sorulan kesilip hocalara götürülmeli. Bütün bunları rehber hocaların belirlediği bir sistem içinde yapmak gerekli.
  • Ben matematikten normalde yaptığımdan daha fazla soru kaçırdım bunun sebebi sınavda konsantrasyonumun bozulması ve çözemediğim bir iki soruyla fazla zaman kaybetmem.
  • Edebiyattan yanlış yaptığım 3 sorunun cevabını bilmiyordum açıkçası çok ayrıntı sorulardı bence.
  • Çalışırken üzerinde pek durmamıştım. Tarih sınavından kaçırdığım soruyu bilmiyordum ve felsefe bölümünden kaçırdığım soruları sınavın sonuna bıraktığım için artık çok yorulmuştum.
  • Sınava hazırlanırken hem okula hem de dershaneye gitmek ikisini bir arada götürmek zordu. Ancak okuldaki Hocalarımız bize anlayış gösterdiği için çok zorlanmadık ve onlarda üniversite sınavlarına yönelik bir çalışma uyguladılar bize.
  • Sınavda özellikle felsefe bölümünde paragrafları çok dikkatli okumak gerek. Ben bunu pek başaramadım açıkçası ve iki sınavda da çok soru kaçırdım. Sınava dershanenin kaynaklarıyla çalıştım. Yıl içinde motivasyonumu kaybettiğim zamanlar oldu o zamanlarda kısa aralar verip kafamı rahatlattım ve dinç bir şekilde çalışmaya geri döndüm.
  • Ders çalışma ortamı çok önemli her zaman temiz tertipli ve bana ait hissettiğim ortamlarda ders çalıştım.

FEM DERSHANELERİ

REHBERLİK SERVİSİ

fem

Etkili ve Verimli Ders Çalışmaya Dair

 Başarıda Çalışmanın Önemi: Başarılı bir hayat, ‘uyumlu, mutlu ve doyumlu’ yaşanan bir hayattır. Geçmişte başarı için, aynı öneriyi içeren tek bir reçete sunulurdu; Çalışmak, çalışmak ve yine çalışmak veya çok çalışmak. Oysa çağdaş başarı kavramı içinde ‘çok çalışmak’ yerini ‘etkili çalışma’ya bırakmıştır.

‘Etkili çalışmak’ belirlenmiş amaçlar ve saptanmış öncelikler doğrultusunda zamanı programlı olarak kullanmaktır. ‘Etkili çalışma’ programı içinde dinlenmeye, eğlenmeye, aileye, sevdiklerine zaman ayırmaya ve hobilere daima yer vardır.

Başarılı olabilmek için mutlaka amacın açık ve net bir biçimde tanımlanmış olması, kişinin buna inanması ve bu amaca yönelik yıllık, aylık ve haftalık programların düzenlenmesi gerekir. Unutmamak gerekir ki, başarılı insan belirlediği amaçlarına belli bir zaman dilimi içinde ulaşmış olan kişidir.

Öğrenme Nedir?: Öğrenme bilgiyi algılama, hafızaya alma, tekrar geri getirme (hatırlama) ve gerektiğinde kullanma sürecidir. Bir başka açıdan öğrenme; bireylerin zihinsel yapılarında görülen değişmeler olarak da tanımlanabilir. Bu değişimlerin bir kısmı gözlenebilirken bir kısmı da doğrudan gözlenemeyebilir. Öğrenme süreci bireyin aktif olduğu bir süreçtir.

Nasıl Öğreniyoruz? Bilgiyi İşleme Modeline göre öğrenme insan zihninde şu şekilde meydana gelmektedir;

Uyaranlar—–>Duyusal Kayıt——>Dikkat—–>Algılama—–>Kısa süreli hafıza—–>düzenli ve aralıklı tekrar—–>kodlama——-> uzun süreli hafıza——>deneme(sınama)
——>ÖĞRENME

Aynı şemayı başka bir açıdan incelersek;

Uyaranlar—–>Duyusal Kayıt——>Dikkat—–>Algılama—–>Kısa süreli hafıza——->tekrar yapmama——->kodlama yapmama——->UNUTMA

Öğrenme sürecinde, duyusal kayıt duyu organları vasıtasıyla çevresel uyarıcıları alır. Daha uzun süre depolanması istenen bilgiler kısa süreli hafızaya alınır. Duyusal kayda yüzlerce uyaran gelir. Bu uyaranlar ya unutulacaktır ya tekrar yapılarak kısa süreli hafızada tutulmaya çalışılacaktır yada uzun süreli hafızaya almak için gerekli işlemler yapılacaktır. Eğer dikkat ve ileri düzeyde işleme sağlanmazsa duyusal kayda giren bilgi azalarak kaybolacak, bir süre sonra sanki hiç algılanmamış gibi hissedilecektir. Bu nedenle dikkat, düzenli ve aralıklı tekrar etme, deneyerek yerleştirme gibi süreçler bilgilerin uzun süreli hafızaya yerleşmesini sağlamaktadır.

Uzun Süreli Hafıza Nedir? Yeni gelen bilgilerin eskilerle örgütlenerek saklandığı daimi depodur.
*Ortalama 30 saniye geçtikten sonra hatırlanan her bilgi uzun süreli hafızadan çağrılır.
*Uzun süreli hafızanın kapasitesi sınırsız olarak kabul edilir. Birkaç dakika gibi kısa, bir ömür boyu gibi uzun aralıklarda saklanan bilgileri içerir.
*Uzun süreli hafızadaki bilgiler edilgindir. Yani bir ömür boyu saklanabilir.
*Uzun süreli hafızadaki bilgilerin hatırlanabilmesi için uygun kodlamaların olması gereklidir (şifre,zaman,mekan,sayı vb…hatırlatıcılar).
*Uzun süreli hafıza uzun yıllar bilgiyi fazla değiştirmeden tutabilmektedir.
*Uzun süreli hafızada unutma,bilginin kaybolmasından çok bilgiye ulaşma sorunundan kaynaklanmaktadır. Yani saklama değil geri getirme (hatırlama) sorunu vardır. Uzun süreli hafızadan bilgiyi geri getirmeye çalışmak, kütüphanede kitap aramaya benzetilebilir. Kitap bulunamazsa bu durum kitabın olmadığını değil, yanlış rafta arandığını gösterir.

Hafıza Destekleyicileri: Hafıza destekleyicileri doğal olarak varolmayan çağrışımlar oluşturarak, kodlamaya yardımcı olan stratejilerdir. Bu stratejiler hayal etmeye ve sözel sembollere dayalıdır.

*Loci Yöntemi: Bu yöntemde bazı maddeleri doğru sırasında hatırlayabilmek için çevrenin fiziksel özellikleri ve hayal etme birlikte kullanılır. Örneğin: Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlarını doğru sırayla hatırlayabilmek için bir evin tüm odaları sırayla hatırlanarak, cumhurbaşkanları ile eşleştirilir. Bu yöntem sırayla hatırlanması gereken tüm listeler için kullanılabilir.

*Kanca Yöntemi: Bu yöntemi kullanabilmek için öncelikle sayılarla ses benzerliği olan sözcüklerden bir isim listesi oluşturulur. Bu liste gerek duyulduğu her zaman kullanılabilir.

Örneğin: Bir-kir, iki-tilki, üç-güç, dört-sert vb… daha sonra saptanan sözcüklerle hatırlanması istenen sözcükler eşleştirilir ve bunlarla ilgili görsel imgeler oluşturulur.

1)İstanbul———–> Denizi kirli İstanbul
2)Manisa————>Manisa’da çoktur tilki
3)Ağrı—————>Çıkması çok güç Ağrı Dağına
4)Afyon————->Çok serttir Afyon mermeri

*Bağ Yöntemi: Bu yöntem,hatırlanacak sözcükler ile peş peşe gelen görsel imgeler oluşturulması biçiminde uygulanır. Bu imgelerin alışılmamış ve acayip olması hatırlamayı kolaylaştırır. Örneğin: Halı, televizyon, bayrak, tank, karınca ve kuş kelimelerinin sırayla hatırlanması gereksin. Bunun için ilk kelimeyle görsel imge arasında acayip bir ilişki kurulabilir. Okula bu gün uçan bir halıyla geldiğimizi, halının üzerinde televizyon seyrettiğimizi hayal edebiliriz. Televizyonda da bir marş okunuyor ve bayrak görünüyor. Bayrak direkte olması gerekirken tankın üzerinde duruyor. Tank karınca yuvalarını ezerek ilerliyor ve büyük bir kuş tankı yutuyor…

*İlk Harf Yöntemi: Bu yöntem genellikle dizileri hatırlamada kullanılır. Dizideki her kelimenin ilk harfleri kullanılarak anlamlı bir bütün oluşturulmaya çalışılır. Örneğin: güneş sistemindeki gezegenleri sırasıyla hatırlamak için gezegenlerin ilk harflerinden oluşturulmuş bir cümle kurulabilir. Meraklı Veli Dün Mahallede Jiletle Saldırdığı Uğur’u Neredeyse Parçalıyormuş.
Görüldüğü gibi hafıza destekleyicileri hatırlamayı kolaylaştırmada kullanılarak, bilgilerin uzun süreli hafızaya yerleşmesinde etkili rol oynamaktadır.

Hafızayı Güçlendirmede Tekrarın Önemi Büyüktür. Hafızayı güçlendirmek için belirli aralıklarla ve sistemli bir biçimde tekrar yapmak faydalı olacaktır.

Öğrenmenin gerçekleştiği ilk 24 saat, öğrenilenler mutlaka tekrar edilmelidir. Öğrenme sırasında not tutulmuşsa, ilk tekrar notların gözden geçirilmesi şeklinde yapılabilir. İlk 24 saatte yapılan tekrar, öğrenilenlerin ortalama olarak 1 hafta saklanmasına yardımcı olur.
Öğrenmeden sonraki ilk 1 hafta, yapılan çalışmalar öğrenilenlerin tekrar edilmediğinde ilk 1 haftalık zamanda büyük bir bölümünün unutulduğunu göstermektedir. Bu nedenle 1 hafta içinde ikinci bir tekrarın yapılması doğru olacaktır. Bu tekrar öğrenilenlerin ortalama olarak 1 ay saklanmasına yardımcı olacaktır.

Öğrenmeden sonraki 1 ay, bir ay sonunda yapılacak yenileyici bir tekrarla da öğrenilenler uzun süreli hafızaya son derece kuvvetli bir biçimde yerleştirilmiş olacaktır.

UNUTMAYIN!
*İnsan öğrendiğini çok çabuk unutur.
*Başta ve sonda öğrenilenler daha çok hatırda kalır.
*Göze çarpan kelimeler,isimler şekiller daha iyi hatırlanır.
*Canlı tasvirler, değişik, ilginç tanımlamalar daha iyi hatırlanır.
*Uzun bir listeyi öğrenmek yerine, daha küçük parçalara bölerek öğrenmek daha kolaydır.
*Önceden ne kadar çalışılacağı bilinmezse, hatırlama o kadar az olur.
*Yapılacak çalışmadan en iyi verimi alabilmek için çalışma belli aralıklara bölünmelidir (45-60 dk’lık çalışmalar öğrenme alanına göre ideal olabilir). Çünkü, çalışmaya ara vermeden çok uzun süre devam etmek dikkatin ve konsantrasyonun gittikçe azalmasına neden olmaktadır.
*Yazı yazma, ödev hazırlama gibi çalışmalar için çalışma süreleri daha da uzayabilir.
*Her çalışma seansından sonra belli bir dinlenme aralığı olmalıdır.
*Hiç tekrar yapılmadığında, öğrenilenlerin ortalama olarak %80 i unutulur.
*Not tutmak, yazarak çalışmak, öğrenmeye mümkün olduğunca çok duyu organını katmak, düzenli ve aralıklı tekrar yapmak öğrenilenlerin kalıcılığını önemli oranda arttırır.
*Düzenli tekrarlar zaman cetveli üzerinde planlanmalıdır.
*Öğrenme üzerinde en fazla bozucu etki yapan etkenlerin başında; yorgunluk, stres, hastalık, motivasyon eksikliği, umutsuzluk vb. gelmektedir.
*Öğrenme üzerinde en az bozucu etki yapan etkinlik ise uykudur. Bu nedenle uyumadan önce kısa bir tekrar yapmanın önemli yararı olabilir.
*Öğrenme bir amaca yönelik olmalıdır. Öğrenmek için amaçları yada nedenleri belirlemek, öğrenmeye karşı olan isteği de arttıracaktır.

Motivasyon ve Öğrenmeye Karşı Geliştirilen Çeşitli Tutumlar: Öğrenmeye karı istek ve olumlu tutum, motivasyonu arttıran en önemli etkenlerdendir. Araştırmalar öğrencilerin öğrenmeye karşı tutumlarını genel olarak 3 ana başlıkta toplamaktadırlar;

1)Öğrenmeye odaklanma tutumuna sahip bir öğrencide genel olarak;
*Başarılı olamama korkusu yoktur.
*Motivasyonu yüksektir.
*Kendine güvenlidir.
*Planlı çalışma ve çalışma stratejileri geliştirme konularında bilinçlidir.
*Öğrenmeyi ne için gerçekleştirdiğinin farkındadır.Bu onun başarı (geniş anlamda hayat) amaçlarının farkında olmasının bir uzantısıdır.
2)Başarısızlıktan kaçınma tutumuna sahip bir öğrencide genel olarak;
*Başarılı olamama korkusu hakimdir.
*Motivasyonu azdır.
*Başarıya değil genelde başarısızlığa odaklanmıştır.
*Başarısızlığının nedenlerini kendi yeteneklerinde, zeka kapasitesinde veya dersin içeriğinde arar. Bu nedenle öğrenmeyi değil genelde ders geçmeyi ister.
*Anlayarak çalışma yerine kısa süreli veya ezbere çalışmaları tercih eder.
*Öğrenmenin sonuçlarını kontrol etmek amacıyla yapılan sınav gibi uygulamalar gerginliğini arttırır.

3)Başarısızlığı kabul etme tutumuna sahip öğrencide genel olarak;
*Başarısızlığı kaçınılmaz olarak görür.
*Çalışmak için gerekli nedenleri oluşturamamıştır. Bu nedenle düzenli ders çalışmak için çaba sarf etmez.
*Sürekli dışsal desteğe ihtiyaç duyar. Başarılı olmak için kendi başına çaba içine girmez.
*Başarısızlığının nedenlerini araştırmak yerine, bahaneler arayarak sorumluluktan kaçma eğilimi gösterir.
*Ders dışı aktivitelere daha çok zaman ayırır.
Yukarıda ifade edilen 3 tür öğrenci tutumunda bir öğrencinin sürekli olarak aynı grupta kalması söz konusu değildir. Gruplar arasındaki bu geçişler öğrencinin göstereceği çaba ile doğru orantılıdır. Başarısızlığı kabul etme tutumu en tehlikeli tutum olarak görülebilir.Bu tür tutumları değiştirebilmek için neler yapılabileceğine bakılırsa;
Motivasyonun en iyi kaynağı kişinin kendisidir fikrinden hareketle, bir takım motivasyon kaynakları oluşturulabilir. Başarılı olmak, takdir kazanmak, onay almak, sınıf geçmek, mezun olmak, diploma almak, işe kabul edilmek vb. amaçları hayal ederek ve onlara ulaşmayı isteyerek çalışmak motivasyonu arttırabilir.
Her türlü dersin, hayat amaçlarını gerçekleştirmede etkili olduğu unutulmamalıdır.
Ders çalışmanın başarılması gereken bir mesele olarak görülmesi, çalışmanın bitimiyle bu meselenin de çözüleceğinin düşünülmesi çalışma isteğini arttırabilir.
Çalışmaya karşı olumsuz olan düşüncelerin olumluya çevrilmediği sürece, ders çalışmanın çekilmez bir hal alacağı unutulmamalıdır.
Ders çalışmaya, sıkıcı, itici, zor, uğraşılmaz, dayanılmaz, gereksiz vb. bakmak yerine; çalıştıkça hoşlanılan, sonucunda başarıyı getiren, başardıkça çalışma isteğini arttıran, amaçlara yaklaştıran, doyumlu kılan biçiminde bakmak daha yararlıdır.
Bütün bunlara rağmen öğrenmeye karşı olumsuz tutumları değiştirmekte zorlanıyorsanız, üniversitemizin psikolojik danışma ve rehberlik servisinden de destek alabilirsiniz.

NASIL DERS ÇALIŞMALI?

Çalışma yeri belirlenmelidir. Masası, sandalyesi, ışığı, sıcaklığı ile ideal olan gürültüden uzak bir çalışma odası motivasyonu ve dikkati arttırmada ve başarı kazanmada önemli bir rol oynar.
Ders çalışmak için günün en verimli olunan zamanları belirlenmelidir.
Ders çalışırken mutlaka masa başında oturulmalıdır. Çalışma sandalyesi ne çok rahat ne de rahatsız edici olmamalıdır.
Mümkün olduğunca her gün aynı mekanda ders çalışmak, ders çalışmayı kolaylaştırır ve dikkati keskinleştirir.
Yatarak, uzanarak, kaykılarak ders çalışmak dikkati ve konsantrasyonu olumsuz etkileyeceğinden öğrenmeyi engeller.
Çalışma odasında (veya çalışma masasının görüş alanında) bilgisayar, televizyon, telefon, resim, yiyecek vb. dikkati dağıtabilecek unsurlar olmamalıdır.
Çalışma masası sadece ders çalışmak için kullanılmalıdır. Ders dışı faaliyetlerin aynı masada yapılmaması, ders için koşullanmayı olumlu etkilemektedir.
Çalışmaya ara verildiğinde yapılan etkinliklerin en yaygını bilgisayar veya televizyonun başına geçmektir. Fakat bilgisayar veya televizyon, açması çok kolay kapatması çok zor olan aletlerdir. Yapılabilecek şey bilgisayar veya televizyonu oturmadan kullanmak ve seyretmektir.
Ders çalışma zamanlarını belirlerken, kişisel özellikler ve beklentiler (yetenek,önbilgi,beceri,tutum,ihtiyaç,hedefler vb.) dikkate alınmalıdır.
Motivasyonu arttırması bakımından kısa ve uzun vadeli başarı amaçlarının, her zaman görülebilecek bir yerde durması etkili olabilir.

Planlı Çalışılmalı; Başarılı olmak için planlı çalışmak gereklidir. Plan kişiyi belli zamanlarda belli işleri bitirmeye zorlayacaktır. Planlı çalışabilmek için, günlük zaman cetveli hazırlamak ilk adım olmalıdır.
Günlük plan sadece ders çalışmada değil, günlük diğer çalışmaların, dinlenme, eğlenme gibi konuların da neler olabileceği ve bunlara ne kadar zaman ayrılabileceğinin belirlenmesinde etkilidir.
Günlük plan hazırlamak ve bu plana uygun hareket etmek başlarda çok yorucu, zorlayıcı hatta gereksiz gelebilir. Ancak zamanla palanlı hareket etmek alışkanlık haline gelecek, zamanın ne kadar verimli kullanıldığı rahatlıkla gözlenebilecektir.
Plan yapmak sanıldığının aksine çok statik bir uygulama değildir. Günlük veya haftalık plan içinde bazen hesapta olmayan aksamalar ve değişiklikler olabilecektir ve bunlar son derece doğaldır.
Plan hazırlarken amaçlar ve öncelikler iyi belirlenmelidir.

Çalışma Planı Hazırlamada Dikkat Edilecek Ana Noktalar Şunlardır

İlgiler, yetenekler, ihtiyaçlar ve amaçlar dikkate alınmalıdır.
Derslerle sosyal etkinlikler arasında mantıklı ve dengeli bir ayarlama yapılmalıdır.
Ders programında mutlaka serbest zaman, özel zaman gibi aralıklara yer verilmelidir.
Plan oluştururken geniş kapsamlı, adım adım ulaşılabilecek amaçlar belirlenmelidir.
Mümkün olan ölçüde günün benzer zamanları çalışmaya ayrılmalıdır.
Dinlenme, beslenme gibi temel ihtiyaçlar ihmal edilmemelidir.
Yapılan palana uyma konusunda kararlı olmaya çalışılmalıdır.
Planlar ihtiyaç duyulduğunda geciktirmeden güncellenmelidir.

Etkili Not Alma

Not alma metnin kenarına yada kitabın uygun kısımlarına veya öğretmenin anlattıklarını yeniden organize ederek ayrı bir deftere aktarmak olabilir. Not alabilmek için önemli bilgiyi mutlaka ayırt etmek gereklidir.

Not Tutmanın bir takım avantajları vardır;
Uyanıklık ve dikkat
Derse aktif katılım
Motivasyonda artma
Geribildirim alma (öğrenme düzeyi hakkında fikir edinme)

Derste not alma 3 adımda gerçekleşmektedir
1)Dersten önce ön hazırlık yapma
2)Dersi dikkatli dinleme ve ders süresince not alma
3)Dersten sonra çalışmak için alınan notlardan yararlanma

Not Almada 3 Noktaya Dikkat Etmek Gerekir
1)Notlar dersin ana noktalarını ve özetini içermelidir
2)Öğrencinin daha sonra bilgileri hatırlayabilmesi için yeterli ayrıntılara ve örneklere yer vermelidir
3)Notlar dersin örgütlenmesini yansıtmalıdır.

Not Tutmaya İlişkin Öneriler

Söylenen her şey değil, ana noktalar ve onları destekleyen ara cümleler ve örnekler özgün cümlelerle yazılmalıdır.
Her ders için ayrı bir bölüm olmalı tüm derslerin notları bir arada olmamalıdır.
Derste kaçırılan noktalar sonradan mutlaka tamamlanmalıdır.
Dersten kısa bir süre sonra notlar okunmalı, varsa eksikler tamamlanmalıdır.
Anlaşılmayan noktalar için mutlaka notlara uygun işaretlemeler yapılıp öğretmenle paylaşılmalıdır.
Zaman kazanmak açısından kısaltmalar kullanılmalıdır. Dikkat çekmesi bakımından da renkli kalemler kullanılabilir.
Şekil, şema ve tablolar atlanmamalıdır.
Derste alınan notlar çok karmaşık değilse temize çekilmemelidir. Bu, zaman kaybına yol açan gereksiz bir uygulama olabilir.
Derste alınan notlara tarih konulabilir.
Özgün kısaltma ve semboller kullanmak,önemli noktaların altını çizmek, daha sonra çalışırken işleri çok kolaylaştırmaktadır.
Notlarda ana ve alt başlık kullanmaya özen gösterilmelidir.
Derse başlamadan, daha önceki notlara kısaca göz atılmalıdır.

Etkili Dinleme Becerileri

Öğretmen olumlu bir tutum içinde dinlenmelidir.
Aktif dinlemeye çalışılmalıdır (Öğretmenin anlattıklarına ilişkin sorular sorarak veya düşünerek ).
Öğretmenin sözel ve sözel olmayan mesajları dikkate alınmalı, önemli bilgilere işaret eden ipuçları yakalanmaya çalışılmalıdır.
Ders için ön hazırlık yapılmalı, en azından hangi konun ele alınacağına dair fikir sahibi olunmalıdır.
Ders veya ders öğretmenine karşı varsa olumsuz yargılar azaltılmaya çalışılmalıdır.

Yaygın Not Tutma Ve Dinleme Sorunları Ve Çözüm Önerileri

‘Dikkatim dağılıyor ve dersi dinlerken sıkılıyorum.’ Diyorsanız; ön sıralarda oturabilirsiniz. İşlenecek konu hakkında kısa bir ön çalışma yapabilir, sorular oluşturabilirsiniz. Derste dikkatinizi dağıtabilecek faktörleri belirleyerek, önlemler alabilirsiniz.

‘Ders çok hızlı geçiyor ve ben hiçbir konuyu yakalayamıyorum.’ Diyorsanız; o gün işlenecek konu hakkında önceden bilgi sahibi olabilir, ön hazırlık yapabilirsiniz. Kaçırdığınız veya anlamadığınız konuları öğrenmek için kimlerden yardım alabileceğinizi belirleyebilirsiniz. Derslere devam etmede, daha düzenli ve duyarlı olabilirsiniz.

‘Öğretmen terimleri açıklamadan kullanıyor ve çok hızlı konuşuyor.’ Diyorsanız; anlaşılmayan terimleri kaydederek, dersten sonra öğrenmeye çalışabilirsiniz. Uygun kısaltmalar kullanabilirsiniz. Not tutabilir ve bu konuda daha düzenli davranabilirsiniz.

AMACIMIZ, VERDİĞİMİZ BU BİLGİLERİN DERS ÇALIŞMA VE BAŞARILI OLMA KONUSUNDA SİZLERE IŞIK TUTMASINI SAĞLAMAKTIR. ANCAK EĞER SİZ KENDİ YAŞAM AMAÇLARINIZDAN, HEDEFLERİNİZDEN VE ÖNCELİKLERİNİZDEN EMİN DEĞİLSENİZ VE ONLARI NETLEŞTİRMEMİŞSENİZ BAŞARIYA GİDEN YOLDA DAHA YAVAŞ VE KARARSIZ ADIMLAR ATARSINIZ. BU ANLAMDA İŞE, ÖNCELİKLERİNİZİ BELİRLEYEREK BAŞLAYABİLİRSİNİZ. UNUTMAYIN; BAŞARILI OLMAK İÇİN SEÇTİĞİNİZ HER YOLDA ÖĞRENMEYE MUTLAKA İHTİYAÇ DUYACAKSINIZ…

HEDEFLEDİĞİNİZ BÜTÜN BAŞARILARA ULAŞMANIZ DİLEĞİYLE…

Psikolojik Danışma Ve Rehberlik Hizmetleri Birimi

Kaynaklar:Batlaş, Acar. Üstün Başarı, Remzi Kitabevi, 1999
Selçuk, Ziya. Gelişim Ve Öğrenme, Nobel Yayınları, 2000
Yavuzer, Haluk. Ana-Baba Okulu, Remzi Kitabevi, 1993
Ünal, Elif. Gelişim Ve Öğrenme psikolojisi Ders Notları

fem

Hangi Ders Nasıl Çalışılmalı?

1-TÜRKÇE ve EDEBİYAT DERSİ

Türkçe dersini çalışma planınız soruların şeklini ve tarzını ele almakla başlamalıdır. Genelde branş öğretmenlerine sorulduğu zaman karşımıza farklı oranlarda ağırlıklar gelmektedir. Sözcük anlamı, dilbilgisi, paragraf bilgisi ve edebiyat konu başlıkları olarak ele alınabilinir.

Dilbilgisi çalışma ve konularla ilgili ayrıntılı bilgiler bilinmeden soru çözmeye başlamamak en iyi yoldur. Türkçe, dilbilgisi, paragraf ve edebiyat hepsi birbirinin devamıdır. Yorum yeteneği okuduğunu anlama sözel yeteneğin geliştirilmesi ile alakalıdır. Sözel yeteneği geliştirmek için bolca kitap okumak gerekmektedir. Bu güzel alışkanlık sadece sınavlarla alakalı değildir, ömür boyu devam etmesi gereken bir özellik olmalıdır. Bilgi eksikliklerini gidermiş öğrenciler, konu çalışmanın yanı sıra bolca paragraf soruları çözmelidir.
Edebiyat soruları da bilgi esaslı olup öncelikle konuyu çalışmakla alakalı olacaktır. Burada ezber yapmaktan öte, biraz şair, yazar ve türlerle alakalı okumalar yapmanın da faydası olacaktır. Kısa özetler okumak, biyografiler okumak, dönemlerin tarihsel özelliklerini irdelemek daha iyi bir şeklide kavramayı sağlayacaktır.

Çok kitap okumanın veya kitap okumanın tabii ki Türkçe ve edebiyatta iyi netler yapmaya katkı sağlayacağını söylemek mümkündür. Kitap okumak metin okuma ve uzun metinleri daha kolay algılama sonucunu doğurur bunun yanı sıra yorum kabiliyetinin gelişimini sağlar. Burada bir noktaya temas ederek kitap okumayı bitirmek istiyorum. Kitap gece yatarken sadece okunacak bir okuma şekli değildir. O zaman uyku getiren bir araç haline dönüşür. Düzenli kitap okuyanların yatarken de kitap okumalarını tavsiye ediyorum.
Sözün kısası sorular uzun ben bu soruyu yapamam demeden uzun sorular okumaya çalışılmalı ve çözümleri bulunmalıdır.

2-TARİH DERSİ

Temelde ele alınması gereken yaklaşımı burada da paylaşarak başlamak istiyorum. Konular tam anlamıyla kavranmadan soru çözmeye geçmek çok anlamsızdır. Öncelikle elimizde bulunan kaynaklardan konular iyice bir kavranmalı ve tarihin mantığı olan sıralama anlaşılmalıdır. Bu süreç bilgilerin birbirine karışmasını engelleyecektir. Bununda en önemli yolu mutlaka yazarak çalışmayı uygulamalısınız. Gerekirse haritalardan veya resimlerden yararlanmayı ihmal etmemelisiniz. Görsel malzemeyi kullanmak imkanlar dahilinde değerlendirilmelidir.

Tarih temel kavramlarına karşı bir bilgi doygunluğunun olması gerekir. Kavramlar okumlar veya soru çözümleri esnasında bilinmeden geçilmemeli ve kesinlikle bir kendi tarih sözlüğümüzü oluşturmalıyız. Tarihi kavramlar sözlüğü belki bu kavramların öncelikle yakalanmasıyla ciddi bir yol alınmış olunur. Nedir bunlar; derebeylik, feodalite, reform, Rönesans, sömürgecilik, merkezi otorite, halkçılık… bunu çoğaltabilirsiniz. Bu sizin tarih sözlüğünüz olur. Bu sözlük ne kadar zengin olursa o kadar sonuçları iyi olur veya tarih daha iyi kavranmış olur. Tarih ezberlemek içinde hafıza tekniklerinden faydalanabilirsiniz. Bunun en iyi yolu yazarak ve yazdıklarınızı günlük hayatta görebileceğiniz yerlere asarak yapabilirsiniz.

Tarih dersi tüm dersler için söyleyebileceğimiz gibi sevildikçe dahi iyi öğrenilecek bir derstir. Dersin geçmiş kavrama geleceği anlama prensibinden hareketle daha önemseneceğini düşünüyorum.

3-COĞRAFYA DERSİ

Coğrafya dersinden konuyu bilmek önemlidir ama daha önemlisi bu konularla ilgili yorum yapabilmektir. Fiziki çevremizde gerçekleşen olaylara karşı bir merak içinde olmak coğrafya öğrenmeyi daha zevkli hale getirecektir. Burada da görsel malzemeyi önemsiyorum. Bu dersi çalışırken birkaç farklı kaynaktan çalışmayı önemsiyorum. Şekilleri tekrar tekrar ele alıp hem yorum yapmalı hem de yorumlarımızı bir bilenle paylaşmalıyız.

Klasik anlamada konu ile bol bol soru çözmeli, çıkmış soruları mutlaka elden geçirmeli gerçeğini bir ÖSS talebesi için söylenmesini çok gerekli görmüyorum ama yinede söyleyeyim. Konu çalışırken karşımıza çıkan grafik veya şekilleri güzel çizemesek bile, daha iyi anlamak içinde birde sizlerin çizmesini çok gerekli görüyorum. Hazır kaynaklardan okuyup geçme yerine yanında bir deftere not tutmanın faydasına inanıyorum.

Genelde çıkmış sorular incelendiğinde bir önceki yıllara benzer sorular sorulmuştur. Bu anlamda bir önceki yıl mutlaka taranmış olmakla birlikte, soru kaçırmamayı hedefleyen gençler bilmelidir ki; konular öğrenilmeden geçilmemelidir. Tüm konular disiplinli bir şekilde öğretmenlerin gözetiminde takip edilmelidir. Daha çok soru çıkıyor buraya yükleneyim, buradan az çıkıyor burayı bırakayım mantığı doğru değildir. Konular bir bütünlük içinde bilinmelidir.

4-FELSEFE DERSİ

Felsefe soruları birinci bölümde çıkan daha çok yorum soruları ve ikinci bölümde çıkan daha çok bilgi sorularını ele alarak başlamak daha doğru olur. Felsefe, psikoloji, sosyoloji ve mantık başlıkları altında değerlendirdiğimizde bilgi ve yorum olarak ayırabiliriz. Felsefe grubunun hepsi branşların özelliklerine göre değerlendirilmelidir.

Felsefeden çıkan sorular yorum ağırlıklı bilgi içeriklidir. Psikoloji soruları daha çok bilgi ve yorumdur. Sosyoloji sorularında da bilgi öndedir. Mantık sorusunu cevaplama alanında olan arkadaşlarım bilmelidir ki mantık bilgi demektir, bilmeden yapılması oldukça güçtür. Burada bu dersi dinledikleri öğretmenlerimizi çok iyi takip etmelidirler.

5-MATEMATİK(CEBİR) DERSİ NASIL ÇALIŞILMALI

ÖSS matematiği çalışacak tüm öğrencilere tavsiye edeceğim en önemli nokta ilköğretim ikinci kademe (6.7.8.sınıf) matematiğini iyi bilip bilmedikleridir. Eğer bu konular bilinmeden lise müfredatı çalışılmaya başlanırsa yapı taşları eksik olmuş ve konular iyi öğrenilmemiş ve sorular çözülememiş olur.

Buradan hareketle matematik dersinin öncelikle öğretmenlerden ileri giderek çalışılmasının uygun olmadığı kanaatindeyim. Konular derslerde iyi dinlendikten sonra mutlaka günü gününe tekrar edilmeli ve tekrarlar önemsenmelidir. Farklı tarzlarda konu anlatımlarını görmek için farklı kaynaklardan öğretmenle işlenen konular takip edilmeli ve bolca soru çözülmelidir. Örnek sorulara, çözümlü örnekler takip edilmelidir. Görüntülü yayınlardan faydalanılmalı beklide ders birkaç kez dinlenilebilmelidir.

Önceki yıllarda çıkmış sorular konularına ayrılarak çözülmeli ve kesinlikle işlemediğiniz ve iyice çalışmadığınız konulardan soru çözülmeye çalışamamalıdır. Bu soru çözümleri esnasında sorular çözülemediği için zaten matematik korkumuz var artık uğraş dur. Bu anlamda yanlış uygulanan plan matematikten hepten uzaklaşılmış olunur.

Bununla birlikte farklı periyotlarda bazen ayda bir bazen haftada veya on beş günde bir geriye dönük ara ara tekrarlar yapılmalı ve sonuçları daha iyi hale getirmek için bolca tekrar soru çözülmelidir.

Matematikle ilgili problemleri olanlar birkaç sınıfta değerlendirmek mümkündür.

a) Konuları anlayamıyorum, işlem hataları yapıyorum.

Matematiğin temel kavramlarını bilemeyen öğrencilerin matematikte konuları iyi öğrenmeleri ve yeni konu öğrenmeleri oldukça zordur. Matematikçilere bu konulara nedir diye sorduğunuzda karşınıza çıkacak cevaplar aşağıdaki gibidir. Rasyonel sayılar ve işlemler, üslü ve köklü sayılar, çarpanlara ayırma ve özdeşlikler.

b) İyi işlem yeteneğim var, fakat konu eksiklerim var.

İyi işlem yeteneği olan öğrencilerimiz şunu bilmelidirler. Bu yetenekleriyle rahatlıkla yeni konu öğrenebilirler konulara korkmadan çekinmeden yaklaşmalı ve anlamaya çalışmalıdırlar. Önce hiç bilmediğiniz konulardan başlamak yerine, az bildiği konuları biliyor hale gelmek gerekecektir. O konu ile ilgili artık bu konuyu az biliyorum demeden biliyorum demelerini sağlamak gerekecektir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki önce eksiklerimizi giderelim sonra yeni konuları öğrenmeye çalışalım.

c) Konuları iyi biliyorum fakat işlem hatalarım çok.

Konuları biliyor olmanız matematiğe karşı bir yeteneğinizin var olduğunu gösterir. İşlem hatalarını gidermenin en güzel çözümü bolca soru çözmektir. Ne kadar farklı kaynaktan soru çözerseniz o kadar çok soru çeşidi görmüş olursunuz ve artık daha az işlem hatası yaparsınız.

d) İşlem ve konularla alakalı problemim yok ancak çok yanlışım çıkıyor.

Soru çözmekte acele etmeyin soruyu çözmeye başlamadan önce mutlaka anlamaya çalışın ve soru çözerken dikkatinizi toplamaya çalışın ve soru çözme işini önemseyin. Nasıl olsa yaparım diye bakmayın. Dağınık çalışma yerine daha disiplinli bir çalışma sistematiği belirleyin ve mutlaka ona uymaya çalışın.

e) Matematiğim iyi ve geliştirmek istiyorum.

Daha fazla matematiğinizi geliştirmenin yolu farklı kaynakları taramak ve branş öğretmenlerinden matematik adına kendini geliştirmek için tavsiye alınız. Belki TÜBİTAK sorularına bakabilirsiniz.

6-GEOMETRİ DERSİ

Burada matematik için söylediklerimi tekrar dile getiriyor ve diyorum ki, geçmiş konular iyi öğrenilmeden kesinlikle yeni konular çalışılmaya başlanmamalıdır. Bu eksiklikler giderilmek için hemen bir ilköğretim LGS-OKS şimdi adıyla SBS sınavına hazırlık kitapları bir ay gibi kısa bir sürede defter tutarak bitirilmelidir. Bu işlem tamamlandıktan hemen sonra yeni konulara dersin öğretmeniyle eş zamanlı olarak çalışılmalı ve bu esnada farklı kaynaklardan sorular çözülmelidir.

Farklı kaynaklardan örnek soru çözümleri dikkatli bir şekilde incelenmeli ve çözüm yolları incelenmelidir. Bazen rakamlar değiştirilerek öğrencilerin hazırlayacağı geometri soruları olmalı ve çözümleri tekrar tekrar yapılmalıdır.

Geometri birazda görmek demektir, farklı açılardan bakabilmek demektir. Bu farklı bakış açısını kazanabilmek için ayni konudan birçok soru çözmekle de kazanılır. Formülleri ezberleme yerine benzer sorularla farklı bakış açıları kazanmaya gayret edilmelidir. Konuların işleniş sırasına dikkat edilmeli önden giderek veya konu atlanarak çalışılmamalıdır. Çünkü geometride konulara birbiriyle çok alakalıdır. Burada çıkmış sorulara bakmayı hatırlatmak yanlış olmasa gerek. Bundan sonrada geometriden korkmamak demektir.

Eğer öğrencilerimiz mühendislik alanlarını okumak istiyorlarsa özellikle doğadaki ve çevrelerindeki nesnelere birer geometrik şekiller olarak bakabilmeli ve geometri çözümünü onun çerçevesinde de değerlendirilebilmelidir. Hayatla iç içe girmiş bir geometri mutlaka konuların daha iyi anlaşılmasına cevap verecektir.

7-FİZİK DERSİ

Fizik dersi ilköğretim fen bilgisi dersinin iyi kavranmasıyla alakalıdır. Eğer konular ve kavramlar ilköğretimde iyi kavranmışsa mutlaka yeni lise konularını çalışırken hiçbir sıkıntı çekilmeyecektir.

Lise müfredatının devamlılığı da esas alınarak yazları bilgiler unutulmamaya çalışılmalıdır. Fizik dersindeki kuralları, formülleri ezberlemek yerine mantıklarını kavramaya çalışmak daha anlamlı bir yoldur. Konular gerçek hayata dair örneklerle birlikte kavranmaya çalışılırsa ve dersin öğretmeninden mutlaka öncelikle öğrenmeye çalışılırsa çözüm yoluna girilmiştir demektir.

Fizikle ilgili geniş konu dağılımı ve konular arasındaki ilişkide göz önünde tutularak konular atlanarak öğrenilmeye çalışılmamalıdır. Mutlaka not alarak defter tutarak ve farklı kaynaklardan çözerek çalışılmalıdır.

Fizik dersinin öğreniminde görselliğin önemini vurgulamak istiyorum. Bunun en güzel yolu deneylerin anlaşılmasıdır. Deneyler mümkünse laboratuar ortamında veya bilgisayar ortamında incelenmelidir. Bu imkanlar için artık internet kullanımı çok kolay bir şekilde öğrencilerin kullanımındadır. Bunları yaparken her ders gibi fiziğinde sevilmesi çok önemlidir.

Soruların cevaplarında benzerliklerin çok olduğu, çeldiricilerle yanılma ihtimalinin fazla olduğu fizik dersi soruları mutlaka bol soru çözülerek aşılması gereken bir durumdur. Bununla birlikte fizik sorularında geometri gibi yorum ve görme kabiliyetinin gelişmesi gereken bir derstir. Bunun yanı sıra tabiatta soruların gerçeklerini görebilmeyi önemsemeli ve öğrenme gayretini bu şekilde beslemelidir. Bu arada yine geçmiş yıllardaki sorular mutlaka sınavların öncesinde ele alınmalı ve ayrıntılı bir şekilde çözülmelidir.

8-KİMYA DERSİ

Kimya dersinde konu bilgisi birazda ezber bilgisiyle alakalıdır. Temel kimya kavramları semboller kısaltmalar öncelikli olarak kavranmalı, gerekirse ezberlemek için hafıza teknikleri kullanılmalıdır. Buradan hareketle ilköğretime yine atıfta bulunacağım, kimya öğrenmekte zorluk çeken tüm öğrencilerin, eski bilgilerinin ne kadar kavrandığını bilmeleri gerekmektedir.

Eski konuların iyi kavranması için yine defter tutma ve not alarak çalışmayı öneriyorum. Belki burada daha farklı olarak bir öğretmenden veya kimyayı iyi bilen arkadaşınızdan yardım isteyebilirsiniz. Konular arasında bağ kimya içinde geçerlidir. Semboller, konulara, formüller unutulursa kesinlikle öğrenme tamamlanmamış olur.

Çözümlü sorulara, farklı kaynaklar ve çıkmış soruların ele alınması kimya dersi içinde geçerlidir. Ayrıca kimyada biraz ezber yapmanın, birazı birazda abartmanın hiçbir mahsuru yoktur. Konu bilgisinin tam oturaklaşması ile birlikte ver elini soru bankaları denebilir. Yoksa konular halledilmeden soru çözülmeye çalışılıyorsa bolca yanlış çıkma ihtimali oluşacak ve ben zaten kimyadan anlamıyorum denilerek ders çalışma işi yavaşlatılabilecektir.

9-BİYOLOJİ DERSİ

Gerçek yaşamda hayatın parçası olan biyoloji çalışmayı zevkli hale getireceğimiz bir derstir. İlköğretimde ve alt sınıflarda konu eksiklerimiz iyi halledilmişse yeni konu öğrenmek daha zevkli hale gelecektir. Hayatı anlamak ve kavramak için biyoloji öğrenmesi gereklidir. Hele de sağlık sektöründe görev alacak veya biyoloji ve dallarında okuyacak tüm öğrencilerin biyoloji dersine bakışları hayatın önemli bir kesiti olarak olmalıdır.

Kavramlar, yeni canlı alt yapıları ve ayrıntılar biyoloji dersi çalışanların karşılaşacağı önemli bir durumdur. Biyoloji çalışanlar için gelin dokunarak laboratuar ortamında bir daha canlıları öğrenelim demeli ve görsel malzemeler fazlasıyla kullanılmalıdır.

Konular içerisindeki bütünlük göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir. Biyoloji mantıkla bilginin iç içe girdiği derslerden biridir. Biyoloji fen çözenlerin ortalamasının düşük olduğu branştan olmasının sebebi, biyolojiyi birazda sözel bir dersmiş gibi algılanmasıdır.

Biyolojiye ezberle geç demek doğru değildir. Ezberlense bile konunun pekişmesi için mutlaka çok soru çözmeli, çıkmış sorular taranmalı ve farklı kaynaklardan yararlanarak çalışılmalıdır.

Çok ayrıntı olduğu unutulmamalıdır. Ayrıntıların kaçmaması içinde ders çalışırken karşılaşılan şekiller öğrenciler tarafından da çizilmeli sözün kısası çizerek, yazarak çalışılmalıdır.

YABANCI DİL-YDS

Dilden hazırlanmayı tercih etmek son sınıfa bırakılacak bir alan tercihi değildir. Çok önceleri dile karşı yeteneğinizin tespit edilip yatırım yapılması gerekecektir.

Ne sadece gramer ne sadece çeviri nede sadece paragraf, yabancı dile bir hayat tercihi olarak bakılmalıdır. Yabancı dil sadece sınav için öğrenilecek bir branş değildir. Dil öğrenmeyi tercih etmek bir akademik kariyer sürecinin küçük bir başlangıcıdır. Bir dil öğrenmek ömür boyu sürecek bir süreçtir.

İşin felsefi kısmını geçtikten sonra iyi bir temel sonrasında sürekli çalışma gerekecektir. Türk gibi yabancı dil konuşma yazma ve okuma yapmak yerine o dile uygun düşünce kalıplarını da kavramakla alakalıdır.

Dil öğrenmeye sadece YDS de çıkacak sorular olarak bakmanın yanlışlığını dile getirdikten sonra kelime hazinesi zenginliği okuduğunu iyi anlamaya çalışma zamanın büyük bir kısmını yabancı dile ayırmakla alakalıdır.

Konuları iyi kavramak ve ÖSYM’nin soru sorma tarzına uygun soru çözebilmekte dili bilmekten faklıdır, onu da eklemiş olalım. Bu konuyu halletmenin yolda son 10 yılın tüm sorularını ezbere bilmek soru tarzını yakalamak zorundasınız.

Bu soru tarzını yakalamış kaynaklarını ve benzer soruların mutlaka kavranması ve çokça benzer soru açıklamalı soru çözümü yapılmalıdır.
Programlı disiplinli çalışmayı bir öğrenci hayatının gayesi haline getirir ve yazları unutma ihtimalini göz önünde tutarak mutlaka işlediği derlerin defterlerini atmaz ve kendi kendine ders çalışabilmeyi önemser. Sonrada sınav gelip çattığında sadece son yıl çalışarak kendini zora sokmaz ve aza razı olmaz.

Burada ders çalışma tekniklerinden bahsederken şu anlaşılmamalı. Bu söylenenler herkes için genel geçer doğrular değildir. Bunlar genel açılımlardır. Bu açılımları kendinizi tanıyarak uygulama stratejisi üretebilirsiniz. Bu ders çalışma teknikleri veya hangi ders nasıl çalışılır bir talebin karşılanması gayretidir. Branş öğretmenlerinizin kanaatlerini de bu dediklerimin yanı ekler ve çalışmak, çalışmak ama çok çalışmak, kesintisiz çalışmayı da eklemek isterim.

Tüm branşlar için genel bir bir değerlendirme yapılması gerekirse kısaca “Söz uçar yazı kalır.” dersek yeterli olur sanırım.

fem

Ders Çalışma Programı Hakkında

Çok çalışarak başarılı olmaya yakalayacağınızı düşünebilirsiniz, bu yeterli değildir. Öncelikle planlı, programlı ve belli bir sistematik çerçevesinde çalışmalısınız.

Bu anlamda uygulanması mümkün, sizinde inandığınız, kontrolü kolay ve hayatın tamamını kapsayan bir plan yapılmalıdır. Bu plan sosyal hayatta sizinle birlikteliği olan tüm bireyleri de içermelidir. Onlara rağmen plan yapmak delinmesi ve uygulanamaması sonucunu doğurur.

Bu planın içinde aile olmalı, arkadaş çevresi olmalı ve eğitim öğretimde merkez rolünde olmalı. Eğer merkezdeki sapmalar planlanamaz ise sonuçlar tahmin edilemez veya bir plandan bahsedilemez. Sürekli uyulamayan planlara yapan bir birey haline gelirsiniz. Planlı bir öğrenci planlı yaşayan bir ailede daha çok mümkündür.

Plan ve program sadece kafada kalmamalı, yazılı bir yerde kayıt altına alınmalıdır. Günlük yapılacak tüm faaliyetleri kapsıyor olmalıdır. Zaman ayar yerine olay veya iş ayarlı olmalıdır öncelikler. Ardında işler düzenli hale geldikçe zaman yönetimde ustalaşma denenmelidir. Bu sadece ders için değil hayatın tamamı için bir düzen halinin oluşması demektir. Buda başarılı limanlara yelken açtınız demektir. Yolunuza açık olsun…

Plan ve programda uygulamada başarı ödüllendirilmeli, başarısız olma durumlarında küçük mükâfattan mahrum bırakan cezalar uygulanmalıdır. Bunu bir başkasının yapması beklenmemeli bir otokontrol sağlanmalıdır.

Sizler burada zamanın değerli olduğunu esas almalısınız. Bu sizin daha önceden de dile getirdiğim gibi, hayatın tamamına yansıyan bir planlı, programlı yaşama durumu oluşturacaktır. Burada teknolojiden yararlanmayı da ihmal etmemelidir. Randevu ve program bölümleri kullanılabilinir.

Sınavlara hazırlık planlamamız içerisinde koymuş olduğumuz hedefi yakalamak için planlı, programlı ve verimli çalışmaya ihtiyacınız olduğunuz hatırlatmaya tekrar gerek olduğunu düşünüyorum.

Bu hazırlanmış olunan plan sizlerin çabukça ulaşacakları yerde olmasını lütfen önemseyiniz. Planlarınızda yapacağınız değişiklikleri telafi etmek için mutlaka gayret gösteriniz. Eğer plandaki sapmaları önemsemez iseniz planın sizin için bir değeri yok veya anlamsızlaşmış demektir. Lütfen buraya dikkat bu plan varlığını yitirmiş demektir. Acil yeni ve gerçekçi bir plan bir eğitim danışmanı tarafından (sizi tanıyan) yapılmalıdır.

fem

Ders Çalışma Araları Nasıl Olmalıdır?

Sınavlara hazırlanan öğrenciler, ders çalışmalar programlarında uygun aralıklarla ara vermenin ders çalışma verimini olumlu yönde etkileyeceklerini unutmamalıdırlar. Başarılı olma veya konuları iyi öğrenmeleri için kendi yorulma eşiklerine göre aralar vermelidirler.

Verilecek aralarda yoğun fiziksel faaliyet yapılmamalı, zihni ve bedeni dinlendirmek amaç olmalıdır. Daha sonra derse döndüğünde dinlenmiş olduğunun ve anlama seviyesinin arttığını hissediyorsanız iyi dinlenmişsiniz demektir.

Aktif dinlenme; bir dinlenme çeşididir. Ders çalışma etkinliklerinde farklı bir teknikle, ders türleri değiştirerek uzun süre beyini aktif olarak kullanır ve uzun sürecek olan sınavlara daha hazırlıklı olmuş olursunuz. Genelde bir öğrencinin farklı yaş guruplarına göre olsa da bir dikkat zamanı vardır. Ders dinlemeye başladığında en yüksek 30 dakikadan sonrada düşüşe geçer. Bunu ortadan kaldırmak veya daha aza çekmek için aralarda aktif dinlenme yani farklı bir ders çalışma yolunu tercih etmelisiniz. Yani aktif dinlenmede bir çalışma stratejisidir. Çalışma zamanını uzatmayı hedefler. Matematikle fen çalışma arasına sosyal bilimlerden bir alanı ekleme gibi veya geometri ile biyoloji arasına Türkçe dersini eklemek gibidir.

Burada beynin farklı yarılarını çalıştırarak bir yanı dinlendirmek esastır. Bu bir aralı çalışma tekniğidir. Ara vermek uyuyarak dinlenmek şeklinde olabileceği gibi sakin bir yere geçip gazete okumak, hikâye okumak veya manzara izlemek şeklinde olabilir. Buna dışarıya çıkıp bir hava almayı da ekleyebiliriz. Bu aralar biyoritminizi düzenler ve tekdüzelikten kurtarır.

Sınavlara hazırlanan öğrenciler bu ara verme tekniklerini kullanmaz kendileriniz zorlamak isterlerse yorulur ve verimi düşürürler. Yavaş yavaş bunalır, sıkılır ve öğrenme yetisinin etkinliğiniz azaltırlar.

Dinlenme aralıklarında zihnimizi daha fazla yoracak etkinlikler geriye çalışmaya döndüğümüzde sizi olumsuz yönde etkiliyorsa bu dinlenme anlamsızlaşmış olur. Oturup bir film izlemişseniz bir diziyi ara diye takip etmişseniz bu geriye dönüşü zorlaştırmış demektir. Beyin yorulmuş ve karma karışık verilerle dolmuş demektir. Yukarıda da söylediğim gibi değişik faaliyetlerle süreç sağlıklı hale getirilmelidir.

Balkonda çıkıp bir hava alma, yemeğin salatasını yapma, güzel bir el-yüz-ayak yıkama, bir dinlenme etkinliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Tabii ki günlük verimli çalışmak için günlük uykunuzu yeteri kadar almış olmalısınız.

Değişik zamanlar da öyle bir tempo yakalamış olursunuz ki hani hiç ara vermek istemezsiniz, verimli süreç devam etmektedir. Bu işten çok zevk almışsınız, hızlı bir şekilde devam etmektesiniz, tabii ki o zaman hemen ara vermenize gerek yok. Ne zaman dinlenmeyi istiyorsunuz, organizmanız sinyaller vermeye başladı o zaman dinlenmelisiniz.

Yoruldunuz dinlenmek istiyorsunuz ve hemen ders dönmek isteğinizde var o zaman aralıklar kısa olmalı. Mümkünse 10 dakika ara 40 dakika ders şekline dönüştürmelidir. Ama bu yaklaşımda da bir mecburiyet yoktur. Genel geçer bir yöntem olarak eğitim öğretim camiasında kullanılmaktadır.

Televizyon ve bilgisayar ders çalışmanın alternatifi olarak gösterildiğinde, eğlencenin tercihi daha ağır basacaktır. Bu anlamda anne babalar çocuklarına böyle tercih yapmak zorunda bırakmamalıdırlar. Ders çalışmadığı zamanlar da öğrenciler bir sportif faaliyet içinde olabilirler.

Peki, televizyonun ve bilgisayarın yeri nedir? Buna verilecek en güzel cevap bu konuda ailecek bir karar alabiliyor ve uygulayabiliyorsanız sonuçlarda istediğiniz gibi olur. Yani hep televizyon seyreden ebeveyn veya bilgisayarın karşısından kalmayan anne baba dediklerinde ne kadar etkili olabilir ki. Çocuklarımızın ilk modeli anne babadır ve model çok iyi gözlemlenir veya öğrenme modeli gözlemleme yoluyla gerçekleşir. Biraz ebeveynler vakitlerini kitap okumaya veya evde oluşturacakları dinginliğe ayırmalı bir sessizlik sağlamalıdırlar. Buna ailecek karar verilmelidir.

fem

Ders Çalışma Ortamı

Ders çalışma yaptığımız ortam mutlaka ders verimine etkisi olduğunuzu unutmamalısınız. Bu ders çalışma esnasında mutlu olmanıza başarınız adına önemli bir durumdur.

Bu anlamda söylenecek en güzel söz, sessiz ve sakin bir ortam, masa başında oturularak değerlendirilmelidir. Kendiniz ait bir odanız varsa bunu sağlamanız daha kolay olacaktır. Bununla birlikte sizin odanız sadece kendinize ait değil ve kardeşinizle birlikte kullanıyorsanız, iyi bir iletişim sağlamak şarttır. İletişim problemleri yaşanması halinde önce aranızda çözmeyi olmaz ise, ebeveynlerinizden yardım istemelisiniz. Masa aydınlatması ve oda havalandırmasına dikkat etmelisiniz. Ders çalıştınız ortam ayni zamanda uyuduğunuz ortamsa yatağınıza mutlaka sırtınızı dönmelisiniz. Çünkü bir süre sonra yatakta uzanarak ders çalışma isteği oluşmaya, sonrasında da uyuya kalmaya dönüşmektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi uzanarak ders çalışma verimli bir ders çalışma metodu değildir. Uzanıp kalırsınız. Çalışma ortamınızda ilgiliniz dağıtacak değişik dokumanlar bulunmamalıdır. Sizin ders motivasyonunuzu olumsuz yönde etkileyecek tüm materyaller uzak tutulmalıdır. Aşırı uyarılmaya sebep olacak posterler kesinlikle zararlıdır.

Çalışma ortamınız kesinlikle sade bir yapıda olmalı, düzen ve tertibine dikkat edilmelidir. Oda sıcaklığı aşırı uçlarda olmamalıdır. Eğer fırsat buldukça odanızı havalandırırsanız çok iyi olacaktır. Ortamda ki oksijen miktarındaki azlık mutlaka uyku getirmektedir.

Televizyon seyrederek, radyo dinleyerek veya müzik dinleyerek verimli ders çalışıldığı görülmemiştir. Eğer aklımızın bir kenarında bu sıkıntılı durum var, dizeler sizi ekrana bağlamışsa bu sizin için iyi bir sürecin yaşanmadığını göstermektedir. Koltukta veya çokça rahat bir ortamda ders çalışma sonucu da uyku ile sonuçlandığı için sert veya az yumuşak ortamlarda ders çalışmaya dikkat etmeliyiz.

fem

Sonra Çalışmaya Başlarım Yerine Başlıyorum

 

İnsanların bir kısmına tembellik, rahat ve boş vakit geçirme daha kolay gelmektedir. Ancak sınavlara hazırlanan öğrenciler bu hali mutlaka üzerlerinden atmak zorundadırlar. Sınavlara belli bir süre kala “sınavlara daha nasılsa var, sonra çalışırım” diyerek çalışmanızı bir süre ertelersiniz. Bir yandan da hafta sonu başlarım. Denemeden sonra başlayacağım. Bayram geçsin veya tatil bitsin başlayacağım şeklinde bir niyet öne çıkmaktadır.

Bu belirlediğimiz günler gelir, yine daha sanki sınava çok varmış gibi gelir ve ertelersiniz çalışmayı. Böylece zaman geçer ve birde bakarsınız ki hafta sonu sınav gelmiş çatmış. Ya da daha iyimseri bir ay kalmış sınava aklın başına gelmiş olur ve çokta geç kalmış olur. Burada kimseyi değil de sanki kendinizi aldatmış olursunuz.

BURAYA DİKKAT!

En kolay harcanan zamandır. Hiç geride getirilemeyen de.

Unutmayınız ki böyle yapılmamalı ve hemen ders çalışmaya başlamalısınız. Hatta bir sonraki güne veya yarına bırakmadan başlamalısınız. Sınava hazırlanan gencin kaybedecek ve harcayacak vakti olmamalıdır. Yaptığımız plan ve programa uyunuz. Programınız yoksa hemen bir program yapmalısınız. Atalarımız ne demiş bu konuda ; “bugünün işini yarına bırakma” Bu süreç saplamış olduğunuz ders çalışma isteğinizi geriletir veya ortadan kaldırır. Buda sizleri daha zor durumlara sokar. Oda başarısızlıktır.

Bununla birlikte kısa zaman içerisinde veya sınava kısa süre kalarak yaptığımız öğrenmeler kısa süreli olur ve çabuk unutulur. Son ana kalmış çalışma hızlı olması gerektiğine inanıldığı için, çalışılırken bilgilerini bir birine karışma ihtimali artmaktadır.